İMRENLER KASABASI KONYA HÜYÜK"İMRENLER GÖZELLEMESİ"Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İMRENLER (BALGANDA) ’in COĞRAFİ KONUMU
VE TARİHÇESİ Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerini birbirinden ayıran Sultan Dağları’nın Beyşehir Gölü Havzası’na bakan batı alt yamacında yeralan İmrenler; bulunduğu coğrafi konum, sahip olduğu doğal zenginlikleri, Başpınar Kaynağı ve çok sayıda farklı kültürü birbirine bağlayan tarihi İpek Yolu (Uluyol)’na yakınlığı nedeniyle, tarih öncesi dönemlerden beri insanların dikkatini çekmiş ve sürekli yoğun nüfuslu bir yerleşim merkezi konumundadır. Yazları kavurucu sıcakların etkili olduğu, geniş bataklık veya sazlıklarda çoğalan sivrisineklerin ve yaygın bulaşıcı hastalıkların (kıranların) etkisi altında bulunan Beyşehir Gölü-Kıreli Ovalık Alanı ile geçimi sağlayacak tarım alanlarının yok denecek kadar az olduğu ve şiddetli kış soğuklarının hüküm sürdüğü yüksek Sultan Dağları’nın birbirine geçiş yaptığı hakim bir bölgede bulunan İmrenler; özel konumu nedeniyle, tarih öncesi dönemlerden beri çok sayıda uygarlığa beşik oluşturmuştur. Bizler için “Dünyanın Merkezi” konumunda olan kasabamız, aynı zamanda yaşanmış ve yaşanacak farklı coğrafyaları birbirine bağlayan büyük bir doğal köprü gibidir. Öyle ki; yarı yağışlı Akdeniz iklimi ile İç Anadolu karasal ikliminin geçiş yaptığı bölgede bulunan İmrenler, aynı zamanda arazi yapısı ve bitki örtüsü ile farklı yaşam tarzı olan insanlara sahip (örneğin dağlılar ve ovalılar, balıkçılar ve avcılar, yaylacılar ve tarımcılar…gibi) bölgeleri de birbirine bağlar. Beyşehir Gölü kıyısından başlayarak Ilgın ve Doğanhisar ilçeleri sınırlarına dayanan kasabamız arazilerinin uzanımının bir benzerine, bölgemizde hiçbir yerleşimde rastlamak mümkün değildir. Tüm bu genel özellikler, İmrenler’imizin neden burada kurulduğunu ve kuranların da ne kadar ileri görüşlü insanlar olduğunu gösterir.Kasabamızın etrafındaki köy ve kasabalar şunlardır ; kuzey doğusunda Çamlıca, kasabası kuzeyinde Gökbudak, Konakkale ve Başlamış, kuzey batısında Burunsuz kasabası, güney batısında Köşk kasabası ve Kuşluca, güney doğusunda ise Selki kasabası ve Sadıkhacı kasabası bulunmaktadır. Burunsuz : Kasabamıza en yakın komşumuz olan Burunsuz Kasabası kuzey batımızda, yaylalar yolumuz üzerindedir. Kasabamızın belirlenebilen yerleşim tarihini, en azından 8500-9000 yıl öncesine kadar indirmek mümkündür. Ancak Başpınar Mağaraları’nın içinde gözlenen şekil ve yapılar, bu tarihin daha da eskilere dayandığını göstermesine rağmen; Çeltek Mevkii’ndeki höyüğün kalıntılarında tespit edilen el aletleri, günümüzden 8500 yıl önce yaşanmış Anadolu Neolitiği’nin izlerini taşırlar. Bölgenin en büyük ve devamlı kaynağı olan Başpınar Çayı’nın oluşturduğu vadi; kış soğuklarından fazla etkilenmeyen korunaklı yapısı, kavurucu sıcaklara sahip yaz aylarında dağlardan inerek vadide kanalize olan rüzgarların yarattığı serinlik ve tarıma uygun alanların genişliği nedeniyle, sığınak ve barınak amacıyla, tarih öncesi dönemlerden beri insanlar için cazibe merkezi olmuştur. Başpınar Mağaraları, onbinlerce yıldan beri, bölgenin sosyo-kültürel gelişiminde büyük rol oynamış olmalıdır. Kasabanın ilk kez burada kurulmasında Başpınar Kaynağı’nın yanı sıra, mağaralar da belirleyici ve seçici olmuştur. Anadolu’da tarihlendirilen en eski uygarlıklardan olan ve Beyşehir-Kıreli Ovası ve çevresinde büyük yerleşgeler kurarak önemli eserler (Fasıllar, Eflatun Pınarı Anıtı... ve diğ.) meydana getiren Hititler’in (M.Ö. IX – XII.yüzyıl arası) ve daha sonra Frig, Lidya, Roma ve devamında Bizanslılar’ın, İmrenler’i görmemezlikten gelmeleri mümkün değildir. Roma Dönemi’nde, M.Ö.6 yılında çalışmaya başlayan ve Via Sebarte olarak adlandırılan tarihi İpek Yolu, İmrenler’in hemen önünden geçer. Güvenlik ve mülkiyet sorunları nedeniyle, kervansaray veya hanlar dışında üzerinde hiç bir yerleşim alanı veya köy kurulmayan ve bölge genelinde Yalvaç ile Konya’yı birbirine bağlayan, askeri ve ticari önemi büyük bu yola, Osmanlılar Uluyol adını vermişlerdir. Bu ad günümüzde de aynen kullanılmaktadır. Kuruluş tarihi konusunda kesin hükümler içeren tarihi bir belge olmamasına rağmen; İmrenler’in Eşrefoğlu Beyliği (1281-1326) döneminden önce kurulduğu, bu dönem ve Karamanoğulları döneminde önem kazandığı kesindir. 1432 tarihli Karamanoğulları vakfiyesinde Balganda, Umranlar (İmrenler Pınarının yerindeki köy) ve Feraniz (günümüzde Ferenez’in yerindeki köy) köylerinin öşürleri Karamanoğlu İbrahim Bey’in Larende’deki (Karaman) medresesine verileceği hükmedilmiştir. Başpınar Mahallesi’nde bulunan Hacı Menteş Camii, Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camii’nin küçük bir örneği gibidir ve aynı mimari sitilde yapılmıştır. Kasabamızın da kurucusu olduğu Hacı Menteş tarafından yaptırıldığı rivayet edilen bu cami, 1476 tarihli Osmanlı Evkaf Listesi’nde, Beyşehir Sancağı’na kayıtlı 18 vakıf eserinden biri olarak gösterilmiş ve Balganda Köyü Camii olarak adlandırılmıştır. Adına çok sayıda arazi vakfedilen Balganda Köyü Camisi, yakın zamana kadar Cuma Camisi olarak da anılmıştır. Beyşehir’de bulunan ve 1239-1240 yıllarında yapıldığı kabul edilen Hacı Armağan Camisi’nin de aynı adla (Cuma Camisi) anılması, son derece ilginçtir. Ayrıca yine aynı listede Beyşehir Sancağı’ndaki 31 mescitten iki tanesinin Balganda’da olduğu belirtilmiştir. 1400 lü yılların başında, Karamanoğulları zamanında yapılan ve adlarına vakıf tarla ve bahçeleri ayrılan bu mescitler Geyikler Mahallesi Mescidi ile Orta Mescit’dir. Ancak günümüzde, bu mescitlerin nerede oldukları bilinmemektedir. Aynı şekilde Fatih’in 1476 tarihli Karaman Efkaf Listesi‘nde Balganda‘da Derviş Hızır Zaviyesi ve şeyhinin türbesinden ve Tıngıroğlu Yaylası ile Kersend, Kayır Hacı, Döle ve Manastır Mezraları’ ndan söz edilmesine rağmen; bunların da yerlerini bilen yoktur. Osmanlılar’ın Beyşehir Sancağı’nda 1584 tarihli nüfus sayımında Balganda, bölgenin en kalabalık üçüncü köyüdür. Sadece vergi veren ve askere çağrılabilecek erkeklerin yazıldığı bu sayımda, 213 erkek kaydedilmiştir. Kadın, kız, çocuk, öğrenci, yaşlı, sakat, yetim, deli, azatlı, hoca ve berat sahibi kişilerin sayılmadığı göz önüne alınırsa, o tarihdeki nüfusun 1500 den fazla olacağı şüphesizdir. Ayrıca 1400 lerin ikinci yarısı ve 1500 lü yıllardaki belgelere göre; Beyşehir havalisinde bahçeleri ve savaş atları yetiştiren Umranlar çayırları ile meşhur olan Balganda, bölgede Osmanlı’ya en fazla asker veren ve vergi ödeyen köylerin başında yer almaktadır. Günümüzde ortadan kalkan veya yok olan birçok köyün (Umranlar, Garanlar, Feraniz, Uşaklar, Karadiyin, Damlar, Hinnasönü, Çeltek, Sinnardı, Bayad, Ebulvefa, Yeltan…ve diğerleri) halkının, zaman zaman çalışmaya geldiği veya ortakçılık yaptığı ve bir bölümünün sonradan göç ederek yerleştiği Balganda; en azından 10.000 yıl öncesinden beri, bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bölgemizde bugün, Beyşehir Gölü’nden Ilgın ve Doğanhisar’a kadar uzanan tek kasaba olan İmrenler, aynı zamanda en fazla köy ve kasabayla komşu veya sınırı olan yerleşim merkezidir. Cumhuriyet döneminde 1955 yılına kadar köy ve bu tarihte de belediyelik olan Balganda’nın adının nereden geldiği, tartışma konusudur. Türkçede ormanlık, dağlık anlamına gelen Balganda kelimesinin, bazı araştırmacılara göre, Türkçe olmadığı ve Beyşehir Gölü doğusunda ve adalardaki bazı köylerin (Kıstıfan, Davgana, Mada, Gesi, Akburun, Ballas, Hordu, Feraniz, Fele, Homa, Yeltan… gibi) isimlerinin Osmanlılardan önce yaşamış Rumlardan (Bizanslıların devamı olan) kaldığı ileri sürülmüştür. Buna karşılık, dilbilimcilerce Balganda kelimesinin Hitit diline ve onun yapısına çok benzediği belirtilmesine rağmen ne anlama geldiği tesbit edilememiştir (Milattan önceki yıllarda, bölgemizde Hititlerin yaşamış olduğunu, önceki bölümlerde belirtmiştik). Bu konuda yaptığım araştırmalar sırasında çok ilginç bilgilere ulaştım. 1300 lü yılların başında ( muhtemelen 1300-1320 yılları arası) Beyşehir Gölü ile Sultan Dağları civarında bulunan bazı Rum (Bizans) köyleri ve şehirlerinde bağımsızlıklarını ilan etmiş Tatar Emirleri’nden söz edilmektedir. Günümüz Tatarcası’nda “yaşanacak yer ve yaşanacak olay “ anlamına gelen Bulganda kelimesinin bulunması ve yaygın olarak kullanılması son derece ilginç ve anlamdardır. Balganda adı 1962 yılında İmrenler olarak değiştirilmiştir. Bu isim, Kabaloğlu Yaylası önünde bulunan ve günümüzden 30-35 yıl öncesine kadar var olan İmrenler Pınarı’nın çevresinde kurulan Umranlar (bayındır, gelişmiş, güzel, imrenilecek yer anlamında) Köyü’nden alınmıştır. Ev yerleri ve mezarlığı hala belirgin olan ve 1400 lü yılların sonundaki Osmanlı kayıtlarında, at yetiştiriciliği ve hayvancılık için son derece ünlü çayırlıklara sahip olduğu belirtilen Umranlar’ın, en azından Karamanoğlu ve Eşrefoğlu Beyliği dönemlerinde var olduğu şüphesizdir. Bilindiği gibi Eşrefoğlu Beyliği, 1326 yılında Moğol imparatoru Timur tarafından yıkılmıştır. Bu tarihlerde Akşehir ve Doğanhisar’a gelen Timur’un ordusu; Deştiğin, Başlamış-Konakkale ve Konakkale-İmrenler vadilerinden geçerek Beyşehir’e ulaşmışlardır. Son derece zalim olan Timur, geçtiği bölgelerdeki bir çok köyü talan etmiştir. Umranlar da aynı akibete uğramış olmalıdır. Şehitler Çamı (bu kutsal ve ulu çam, kasabamızda yaşayan ve gözlerini kısadan zengin olma hırsı büyümüş bazı definecilerin acımasız talanı sonucu maalesef yok olmuştur) civarındaki mezarların bu dönemden kaldığı büyük ihtimaldir. Yıkılan Umranlar Köyü’nün yerine Karanlar Köyü inşa edilmiş ve bu köyün halkı daha sonra Balganda’ya göç etmiştir. Bu göçten sonra, boşalan İmrenler Vadisi’nde Yaylalar kurulmuş olmalıdır. Bu arada, Hacı Menteş tarafından kurulduğu hikayesi uydurulan Burunsuz köyü hakkında; Osmanlı kayıtlarında, 1902 yılına (3 Zilhicce 1317) kadar, herhangi bir bilgi ve belge olmadığını belirtmek gerekir. Kaldı ki, büyük bir kaynağın yanına, adıyla anılan camiyi yapan Hacı Menteş, hayvancılık için daha elverişli alanlar bulunmasına rağmen, neden Burunsuz’un olduğu sahayı ağıl yeri olarak seçsin ve o kadar koyun ve keçinin içinde neden burnunu kurda kaptırsın ki? Bu nedenle, Hacı Menteş ile Burunsuz kasabasını ilişkilendirmek, tarihi bilimsel doğrularla uyuşmaz. Bu arada tartışılması gereken diğer bir konu da, kasabanın kurucusu hakkındadır. Günümüzde kasabanın kurucusunun Hacı Menteş adında bir veli olduğu ve aynı zamanda kendi adıyla anılan camiyi de yaptırdığı rivayeti yaygındır. Ancak gerek Karamanoğulları ve Eşrefoğulları ve gerekse Osmanlı kayıtlarında, Hacı Menteş adında bir kişi ve camiden söz edilmemektedir. Bunun yerine kayıtlarda “Balganda köyü camii” ve “Balganda’da Şeyh Derviş Hızır ve zaviyesi” yaygındır. Bu tarihi bilgilerin ışığında; Hacı Menteş’in, Balganda Cuma Camisi’nin ihtiyaçlarını karşılayan veya bakımını yapan kişi olması muhtemeldir (Kasabamızın tarihçesi ile ilgili ayrıntılı araştırmalarımız halen devam etmektedir. Konuyla ilgili olarak ulaştığımız yeni bilgileri, bu sitede sizlerle paylaşacağız. Ayrıca bu konuda bilmediğimiz bilgi, kaynak kitap ve belgelere sahip olanların, bize ulaşmaları durumunda, bunları değerlendirerek daha sağlıklı sonuçlara ulaşacağımız şüphesizdir). Bu genel özelliklerinin yanı sıra, coğrafi ve askeri lojistik konumu ve sahip olduğu yeraltı ve yerüstü doğal kaynakları nedeniyle İmrenler; yaşanmış coğrafyalar ve tarih öncesi dönemlerden beri, insanlar için büyük bir cazibe merkezi olmuştur. Doğa ve tarihin bize sunduğu bu cömertliği; ışık hızıyla ilerliyen bilim çağında, geçmişimizi unutmadan, halkımızın yararına değerlendirmek her İmrenlerli’nin boynunun borcudur. Üst üste gelmiş mezarlarının taşlarının bile yok olduğu atalarının kemiklerini sızlatmak istemeyen her İmrenlerli, gücü oranında, bu cennet vatana sahip çıkmak ve yüzyılların eşsiz mirasını gelecek nesillere, daha yaşanılır bir şehir olarak devretmek zorundadır. Tarihi Bilgilerin Kaynağı; İmrenler Kasabası Belediyesi wep sayfasından alınmıştır. Derleyen Amatör Fotoğrafçı;Şair Resul Civcik.
İMRENLER KASABASI KONYA HÜYÜK
"İMRENLER GÖZELLEMESİ" Sultan dağlarında yeri yamaçlı Başpınar kaynağa akar İmrenler Ovalık bölgesi tarım amaçlı Beyşehir gölüne bakar İmrenler Vilayeti Konya İlçesi Hüyük Kasaba dır ama çehresi büyük Keyfini yaşarsın gölünde kayık Doya doya sefa çeker İmrenler Kurmuş Hacı Menteş bizim burayı Ermiş Hacı sofu kapar yarayı Hiç bir akrabayla açmaz arayı Ecdadı kabirde yatar İmrenler Doğanhisar Ilgın onunla sınır Çamlıca Burunsuz Gökbudak tanır Biz bizi biliriz bilmez ne sanır Sevgiye ateşi yakar İmrenler Toprağı işliyor köyleri yurda Avcısı gezinir dağlarda kırda Komşuları yakın can cana burda Sandıkhacı Köşk ten çıkar İmrenler Başpınar mağara gölde kayığı Toprağın altında dolu büyüğü Çeltek mevkii’nde koca höyüğü Tarih süzgecine sokar İmrenler Kuzeyde Başlamış ve Konakkale Dernekle ziyaret yap Çanakkale Sevip sevilelim kaynaş der hele İçinden haseti yıkar İmrenler Dereler çağlayıp sağılır koyun Saklambaç körebe bildiğim oyun Sıkma börek çörek aşıyla doyun Baklava bal kaymak şeker İmrenler Dünyanın merkezi işte burası Kendine yetiyor anca parası Köyünden gidenin kanar yarası Yavrusu gurbette bıkar İmrenler Memleket ateşi yakarken beni Keşvettim İmrenler derinden seni Eşrefoğlu beylik soyudur geni Saymadım köylerin teker(2) İmrenler Bağlıyım neslime soydan akraba Selçuklu Türkmeni toydan akraba Karamanoğlundan boydan akraba Sana düşman olmak sıkar İmrenler Kadirşinas halkı gönül devidir Sağlamdır yapısı yürek sevidir Hâk dostu Mevlâna Konya evidir Kirini pasını yıkar İmrenler Resuli nasipse gidersin belki Görmedim henüz ben Kuşluca Selki Kaymaklı yoğurdu yaparlar helki Misafir baş tacı bakar İmrenler ................29.06.2019 Resul Civcik"Ozan Resuli"Ayrancı/Karaman Fotoğraf;Anonim ................................................................................... Bu Şiirimi "Güzelleme" yi Güzel Konya’mızın Hüyük İlçesi, İmrenler Kasabası’nın bütün Halkına ithaf ediyorum. Şiirimi okuyup hislenen,beğenen,yorumlayan, tüm gönül dostlarıma,selâm olsun. |
"İmrenler Kasabası Şirin bir yerleşim yeri"...
Yüreğine emeğine sağlık...
Tebrik ederim...
________________________________Selamlar ve saygılar.