-ÖNCE YASEMİNLER SOLDU-
çöl
bir ölü kadar sessiz kumullar uğuldar kimi duyurur rüzgârın ezgisini romantizm yükler geceleri yıldızların altında akrebi çiyanı gezinir ne gam perde perde yükselen ölüm ve yaşam doğallığında doğanın yanı başında yükselir kent ve insan acıyı içselleştirir iksirli yoksunluklarında ânı efsunlu labirentlerinde gizler yaşamı had safhada mistifikasyon çakallar pavkırır, sırtlanlar gezinir çak al hakkı, gasbet, sırtlan git umut yükler tabiat gün de gelir önce yaseminler açar naif dona çeker sonrasında dökülür lif lif erken bir bahar kopar da ne çok şeyin müjdecisi kirazlar olgun, capcanlı apansız bir yağmur, bora, fırtına çürür kirazlar dökülür belirir bir pisi pisi zifiri çökmüş gecenin bir vakti boca eder de isi pası sisi çökmüş gecenin bir vakti bocalamaz oysa pisimiz kapkaranlık şeytani bir pırıltı gözlerinde yanıp söner kapkaranlık bir dünya müjdeler mi tan vaktini? mazi ulu bir çınar yaprakları dökülmüş sararmış, solmuş çiçekleri tarihin dışına itilmiş coğrafya politika mı? bir mısır koçanına kahır yükler kahire sokaklarına arada bir ümmü gülsüm ezgisi kulaklarda kaçıncı piramidi yurdunun bilinmez arada bul o terennümü şimdilerde nasır bağlar da yürekleri be hey mübarek darbeciler! o bin yılların firavunları cehennem zebanileri bitmez dünya avuntuları çölün ortasında oysa ibret levhaları... L.T. |
Selam olsun, efendim ve tüm güzellikler düşmesin yakanızdan ve kaleminizden.
Saygılar, hürmetler...