Hiç Bir Kurşun İşlemezHani nere de toprak kokulu eski evler Damı akınca lovlaladığımız yerler Hani o sırtında azığı eline değneği Mal güden irili ufaklı gençler Hani sürü sürü uçan deliceler Nerede dalında sevişen serçeler Nasıl bir köy olmuş bizim köy Yoksa biz mi şaştık tarihimi Yıllar mı yordu unutkan mı olduk Hatırlıyorum da Balta görmemiş orman gibi Başım üstünde deli bir sevda On parmağı kınalı gelinler Ben yine yurtsuz yuvasız Senden uzak biriken acıları Hiç bir tapınak almaz Hiç bir kurşun işlemez Sıla gibi yurt gibi Yüküm ağırdır benim Heybem hasret dolu Güneşli yazlardan kalma Sessiz çığlıklar bıraktım Okyanus uzaklarına Gözleri bulut karası Ha yağdı ha yağacak Anladım ki Kara bulut kaş üstünde Delik çuval serdik yaş yerlere Zehir zemberek sofralar kurduk Acıları katık ettik ekmeğimize Kırmızı şarap yerine Bir testi teselli yudumladık Sarhoş olduk Kilo metrelerce yürüdük Taban eskittik yamaçlarda Nazara geldi baş dönmelerim Son kez kırılıyor umudum Kumrular unutmuş sevişmeyi Kargalar dil bilse de gak der Umut üstü acı bir gülüş Kurşun gibi taşırım göğsünde Uzanıp tutamadığı elleri Yıkıp yapamadığı gönülleri İçine damlayan kan gibi Temmuzda üşür bir yanı şimdi Salim Erben |