İçimdeki Kayıplar
İçimdeki Kayıplar..
İnsan kendi özünden Kayıp düşerken yitirdi Yarına dair sevdasını! Söz usulca kırıldı Dil kendine küstü Notalar perdelerde paslandı Ondandır yarınlardan uzak kaldı Dudağımda ezgisini kaybeden türkü. Gün doğumuyla Sabaha tazelenirken acılar Akşamdan kalma ekmek gibi Bayat türküler çalınır oldu Bası boş serseri sokaklarda! Yokluğuna dala çıka hürriyet! Ki özlemin vuruyor yüzüme Yatağımda zincirleri kırıp İnatla aşkla sana yürür hasretle Dudagımda ezgisini kaybeden türkü Özgürlük denizine Yelken açtı içimdeki cocuk Kıyılarda telaşla uçuşan kuşlar Dallarında kusları ağırlayan çınar Çınarın dibinde abihayat pınar Her şey sana benziyor gökyüzünde Özgürlüğe kollarını açmış Gayrı seni bekler bizim dağlar... Dudağımda ezgisini kaybeden türkü. Sensizlige yorgun düştü İçimdeki umut ağacının gövdesi Oysa ne fırtınalar gördü yılmadı Nice İskencelere direndi. Foca’dan gaziemir’e bu öykü Bakırköy de gece nöbeti Gönül kıyıları yağmada Hayallerimi acıtıyor yokluğun Yüzüme vurup duran yağmur Ve hala asılı kaldı sensizlige Dudağımda ezgisini kaybeden türkü. Abdullah Oral.. |
Bir simit bir çayla karın mı doyar
Yediğin bal kaymak bağzında dursun,
Heyt deyyus ac fakir karşına dayar
Zıkkımın kökleri mideni yorsun.
Her öğünde bir çay, bir simit yensin
Fakir halkın hakkı bu kadar densin
Para tasarrufu böylece bilsin
Böyle diyenlerin gül benzi solsun.
Zeytin tanesini üçe bölerdik
Sık dokurduk bazen ince elerdik
Bir öğünü yedi öğün bellerdik
Biz ac iken sizin mideniz dolsun.
Yokluğu bizlere yaşatmak için
Ne hülleniz varsa olur her biçim
Cumhura simit, çay yeter mi? Niçin?
Harami zadeler doydukça doysun.
Bir kendini bilmez ortaya çıkta
Cumhur aç kalmaktan bıktı da bıktı
Simit, çay tezi de şaşırtan şoktu
Löp löp et yiyenin midesi koksun.
İSMAİLOĞLU çay aslan sütümüz
Memur iken simit öğle öğnümüz
Emekli; su, ekmek ister gönlümüz
Meclisin lokması; ye zıkım olsun.
---- 17.04.2019 - İstanbul.
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul.