BAĞ BOZUMU VAKTİBahçemdeki kiraz ağacı henüz çiçeğe durmadan Dediler oynaşına varmış azmak kertmesi Nigar Evliydi oysa, bırakıp iki evladını ortada O da anasının yolunda; hayret hem de o yaşta! Dayanamamış yalnızlığa zaar. Bahçemdeki kayısı ağacı henüz kurumadan Ülkeye kesin dönüş yaptı Osman ağa Tanıdığım bir gurbetçi, Kökleri ayrı düşünce doğduğu topraktan O dahi naçar kalmış zaar. Bahçemdeki serçeler henüz mor duta dadanmadan Çekivermiş cartayı Hüsam Efe Bir tanıdık ki nankör mü nankör, Gamsız Hüsam Efe. Ölünün ardından kem söz söylenmez bilirim; Lakin nankör olduğunu iftiharla beyan ederdi Hüsam Efe. Söver dururdu kurda kuşa; dolmaları birer ikişer götürürken Son nefesini vermiş masada beklerken nahar. Komşumuzun, gurbetçinin ve o nankörün Ortak noktaları beni tanıyor olmalarıydı. Sormuş olsan kitaplara sığmayacak Görmüş, geçirmişlikleri vardı. Şiirlere konu olacak atraksiyonları. Dedim ya kendi dünyalarında zorlu insanlardı zaar. Yuvadan düşen ilk hüthüt henüz gözünü açmadan Ev sahibinin maltız keçisi ikiz doğurdu. Köyden getirdiğim tekeyi yürüteceğim diyordu Üzerinden geçti bir hayli zaman Kastettiği bu aşkın meyvelerini toplamakmış zaar. Sözün özü ne doğu yakasında ne de batı Değişen pek bir şey yok sunam Bana sorarsan öylesine Hayat bildiğin istikamette akıp gidiyor derim zaar. Ramazan topu atıldı. Gebeler düşük yapacak yine Top patladı, mahyalar sıralandı Yürüdü geceye kara teke misali arzular Bahçemdeki kızılcık ağacı meyveye durdu Benim bağa destursuz girip Üzüm devşiren şu insancıklara ne demeli! Birileri daha niyeti bozdu zaar. Sahi bağ bozumu vakti gelip çattı mı sunam? |
Onbir ayın Sultanı bizleri onurlandırmaktadır…
Orucumuz kutlu olsun…
............................................... Saygı ve selamlar..