Ağlıyorsun!
azize’m;
duydum ki bu kent vurulduğundan beri hep ağlıyormuşsun! vakitsiz akşamların hüznünde (...) alıyormuşsun avuçlarına ölü serçeleri.. kimliksiz halkımın hiç büyümeyen çocuklarının ölü bedenlerine kilitleniyormuş bakışların büyümeden toprak olmak nasibi toprak kokan umudu düşte kalan sevgimiz yankısı duyuluyor kaf dağından, yaktığın notasız ağıtların... yara, hep yara, yanaklarında yakılan ağıdın izleri. meğer yağmur sandığım senin gözyaşlarınmış, ondandır bugünlerde yağmurlar damla damla hep yüzüme vurur. ıslatır şakaklarıma düşen akları üşütür yüreğimi artık giyindiğim şiirler de ısıtmıyor beni harabe kentimin çerçevesine sokuluyorum çoğu kez, bilinmeyen bir dille sesleniyorum ses vermiyor! yıkıntılara gömülen anılarım sevgimden arta kalan bir moloz yığını çığlıklarımın sessiz gölgesinde bir çiğ tanesi gibi sessiz sedasız yok oluyorum ve; ve sen,hala ağlıyorsun... 29 Nisan 2019 |
Yüreğine emeğine sağlık usta
________________________________________Selamlar