İçim acıyor Anne
Gece paslı bir bıçak düşler karadan kara
Kavuşmak zor felâha içim acıyor anne Elveda dediğin gün açık kaldı bu yara Sanki döndüm ervâha içim acıyor anne Bilmedim bilemedim meğer cihân sen imiş Dilimin en hoş sesi ayân nihân sen imiş Yedi göğün kapısı eşşiz reyhân sen imiş Bilmem ne desem daha içim acıyor anne Ağustos ortasında zemheri gölündeyim Kimsesizlik şehrinin en ücra çölündeyim Meczûba çıktı adım alemin dilindeyim Hasretim kalktı şaha içim acıyor anne Gezdiğin her odaya sinmiş gölgenin gizi Seccadende imzandı nâif alnının izi Varlığın cennetimdi ben ise şehrengizi Doymuştum inşirâha içim acıyor anne Yanardağlar içinde hasretinin koru var Aklımda sıra sıra dağlar gibi soru var Aldığım her nefeste şefkatinin teri var Belki çıkmam sabaha içim acıyor anne Gittiğin günden beri sana doğru gelişim Baştan başa bir yalan dışa doğru gülüşüm Makberî’ce olacak belki yorgun ölüşüm Bir eşim susuz vaha içim acıyor anne ________Makberî |