Meğer
Ben ki sensiz karanlığa hapsolmuşum
Gözlerinin kara ışığında boğulmuşum Yüzümde hissederken sanki nefesini Duydum zihnimde ra’şe estiren o sesini En aşina gülüşünle baksan gözlerime Ne gerek kalır ki başka söz söylemeye? İçinde kaybeder beni gözlerinin sükûneti Sonumdur dudaklarının mahmur saadeti. Tenimde gezerken rüzgarın zerre zerre dokunuşu Farketmedim başıma gelen zerre zerre yokoluşu. Söyledim benim bile bilmediğim sözlerimi Uğruna adadım herkesten gizli hayallerimi Ürkek bir yıldız yavaşça göz kırptı uzaktan Mehtabın ışığı gözlerime dokundu ufaktan. Gözlerim, siyah gözlerini aradı semâda Sonsuz bir siyahlık beni karşıladı ufukta. Lahzada önüme serdim yıllar yılı zamanı Bir bir çekip attım içinde sen olmayanları Geriye pek birşey kalmadı belki ama, Senli olsun da, ha on yıl sürmüş ha bir lahza! Özümsün sen benden de öte bir yerde Beni unutmuşum anmaktan seni sende. Hayâlin var önümde zamanlara direnen Usul ve mağrur hâlde ellerimi bekleyen. Zamana direnen hayalini de yanıma alıp, Peşindeyim aşılmaz yolları bir bir aşıp. Akıp gidiyorsun sen işte bir meçhule doğru İzliyorum ben meçhule çıkan o tuhaf yolu Kaçıncı yıldızı geçtim sayısı bilinmez Kaç kere yemin ettim sayısı silinmez. Sesini duydum rüzgârın naif esişinde Seni gördüm bulutların mehtabı kesişinde. Alma kendini benden, deniz gibi sal bırak Hangi adrestesin sen, her yerden daha ırak? Usanmadan aradım seni gecesi gecesine Unutmak ne mümkün severken delicesine! Nereye baksam yollar bir bir sana çıkıyor Hangi yola baş koysam sensizliğe çıkıyor. Umudu kaybettiğim gün seni bulmaktan, Umut değil, yollar tükenmiştir aramaktan Issız patikalardan en engin denizlere Denizdeki balıktan yol kenarındaki çiçeklere Tek tek sorup senden bir iz aradım “Sen” dediler bana birşey anlamadım. Meğer en güzel ad senin adınmış Meğer en güzel sen bende olanmış Meğer ben sen olmuşum seni ararken. Meğer en güzel ben, benmişim seni ararken. |