LÜTFEN TANRIM BENİ AĞLAMAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Maktulü makbulün güncesinden Ak sakallı bir tanrı geçti. Bak! Bu benim bedenim Ve neden üzerinde senin ellerin? Bu benim Okşayıp bıraktığınız masumiyetim Dokunduğunuz el değmemiş hislerim Ve bazen de yok saydığınız Küçük ayaklarımla dikenlerinize basarak yürümeyi Daha ellerim bile reşit değilken Öğrendim. Ve yaşlandım aranızda hızla büyürken Daha on yediyken Şiirin içinden bir öykü geçsin Kuşlar, bulut, gökyüzü bunu dinlesin Yemyeşil bir ovada sırt üstü uzanmışım mesela Gökyüzünde yine günlerden mavi Ve bulutlardan biraz giyinmiş ayıp yerlerine ‘Ayıp şeyler hakkında konuşma’’ Çocuk kadınlar şu düzlükte gömülüdür. Tanrıları Hymene kurban edildiler. Kayıp namus her namlunun ucunda, her bıçağın kınındadır. Tanrının sakalları ağardığında Bir ustura ağzı kadar keskin küfürler biriktirmişti kefenler Milyon yıldır yarattığın bir avuç toprak kadarım hala Gözleri üşüyor bin kanatlı kuşların Kan ile ıslanmış bulutun yarılmış karnına baktıkça Ölmek sorun değil de Ölememek var ya Kadın olunca! Hatalar yapmak insana dairdir değil mi? Kadın ise recm olundu aşktan, Ve hatta sürgün edilmişse insandan Faili çoklu intiharların cinayetine kurban edilir de Kılı kıpırdamaz gözleri üşüyen kuşların Oysa kuşlara özgürlüğü imgelemiştim Kanatlarında her kıtanın tozuyla gezen Gökyüzünün efendisidir onlar Öyle mi? Siz bir kuşu sakın sevmeyin! Kaç kafesten ağıtlar yükseliyor da Duymuyorsunuz. Esrik bir duyarsızlığın esiri olan sizlersiniz Ben hepinizden ‘’özgürüm!’’ Gökyüzünün mavisi akşama düşünce Boynu bükük sokakların uğuldadığı Mavisi siyaha boyanmış günün koynunda Karanlık çatıların içinde Her gece bir kuşun öldüğünü hiç duymadınız. Hatırlamayın ne beni, Ne de aranızdan geçip giden Mavisini Ölünmüş sabahların. Kirin ve pasın sesi yükselince Akşamın geceyi sevdiği yerde Gökyüzü kendi teninden koparıp verir Üstünü örtsün diye gece Siz nereden bileceksiniz böyle şeyleri Bir mastürbasyon rahatlığı ki sorma Tüm yaratılmış olanlar emrinize amade Hesapta dine göre Kadın bile Semirmiş öfkelerinizle Sarışın sonbaharları Beyaz kışları Neşeli ilkbaharları Esmer yazları Siz tabiat anayı Hepsini öldürdünüz Şimdi kesilmiş gökyüzünün Karnından akıyor gecenin kanı Simsiyah Matem bile tutmadan Terk edin şimdi beni. . Kabuklu bir yüzü olmalı tanrının Ve elleri Hissedemiyor Dokunduğunda yanan ve ağrıyan Gök rengi yüzümü Belki biraz da mor Bazen veya çoğunlukla MOR Deniz... |