Es Ra
Esra, çıldırmış gibi durma karşımda
Kelime hokkabazlığını satmıyorum Kapalı kapılar ardında sana cenneti bağışlıyorum Özüm gölgene eş değer İki gözüm önüme aksın, seni seviyorum… Esra, karanlıktır türkülerimin bir yanı Anlayamazsın kelimelerimin gizini Güzelliğine iklimler şaşırır, yaprak yeşilinde Senin mevsimin yoktur, daracık yüreğimde Umudumu ellerinle boyadım Sonum toprak olsun, seni seviyorum… Esra, çığlıklarının izdüşümünde taranır saçların Aynaların sokaklar kadar korkulu ve üşengeç Sana benzer kibrit alevinde görünen özgürlük Her devri kapattı tek tek yıllanmışlığın Ve avucunda işlenmiş bir sevda teri Gözyaşıma yüreğini kattım Nefesim gergefte hicran olsun, seni seviyorum… Sakın ola korkma karanlığımdan Uyut gözlerini cennetin toprak tenlisi Ateş çiçeklerini toplayan çocuklara benziyoruz Bu uzağı çirkef sevda düzeninde Kapat kapılarını kilitli kalsın Uzun süren bir yalnızlığı sırtlıyoruz Sızlıyorum, üşüyorum İki gözüm önüme aksın, seni seviyorum… Sayılıdır koynunda büyüme beklemiş Nisa’nın günleri Sesine adım değse ağlarsın bilirim Esmer rüzgârlara saklarsın fısıldayışlarını Cizre’ye kar düşer, ben yanarım Uzakların ecelim olsun, seni seviyorum… Esra, hangi zaman sensiz gül açtı bilemem Bilemem kirpiklerinde resmettiğin korkuyu Titrek bir kırlangıç gibisin, yersiz yurtsuz Bana memleket dersin bilirim Öleceğim her an seninim, biliyorsun Ve biliyorsun, üstüme acılar yığan Şahlanmış zulüm de olsan, seni seviyorum… Esra, boynuma ateşlerden ipler geçirdim Kıvılcımı hasretin, kıvılcımı hayalin Büyümeye meraklı çocuklar gibiyim, düşünce nefesine Ağzımdan bozguna uğramış şiirler taşar Her cümlesi senden bihaber Hele şu küçük isyan parmağı değmez mi yüreğime Bir seni düşünürüm, bir seni Hey hat! Koparsa gökyüzü mavisinden Kıyametim azap olsa, seni seviyorum… Sayılıdır, koynunda büyümeye beklemiş Nisa’nın günleri Sesine adım değerse ağlarsın Esmer rüzgârlara saklarsın fısıldayışlarını ‘Seni seviyorum…’ -Ben de… -Ben de… |
Botan da gelincik tarlası
Şiir mağrur...
Sevmenin içtencesi...