(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
HALİFE şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HALİFE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Birde şu var melaike insanların kan dökeceğini nerden biliyordu.Levh-i mahfuzdanmı bakmışlardı acaba.merak-aver bir sual olacak üstadım ama bu konuda farklı yorumlar var galiba. Birde bu müstesna şiirinizde işaret ettiğiniz halifelik meseleside hayatın özüne ve hakikate işaret ediyor.Yani o kadar çok şey aklıma getirdi ki bu şiiriniz buraya yazsak sayfalar yetmez. Hürmetler saygılar diyor bize yeni açılımlar yaptıracak yeni şiirlerinizi heyecanla bekliyoruz üstadım.
gazelhan1 tarafından 6/11/2008 9:37:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yani insan sınırlarını aşıp rablik ilan ederse tabiatte dahil her şeyi mahveder ezer.Beşerin bulaşık elinin değdiği her şey kirleniyor.Gelelim asıl meseleye,evet,halifelik,şiirin sonundaki ayetin işaret ettiği gibi Allaha insanlara verdiği enaniyet,benlik duygusuyla kendisini tanımalarını istemiş.Mesela insan derki;Bu ev nasıl benimse bu kainatında bir sahibi vardır.İnsan; sınırlı ilmiyle Cenab-ı Hakkın Alim ismini, geçici hayatıyla hayat sıfatını ve evini idare etmesiyle kainatı zerreden galaksilere kadar mükemmel bir düzen ve denge içinde idare eden Allah'ın Rububiyetini anlayabilmektedir. Fakat, bu vazifesini yapması esnasında, göklerin ve yerin korktuğu farazi bir şirki üzerinde taşımaktadır. Çünkü, insan Allah'ın isim ve sıfatlarını anlayabilmesi için, kendinde bir tasdik edici görmesi gerekir. İşte, ene bunu sağlamaktadır. Fakat insan; "ene"sinin cüz'i ölçüleriyle hakikatleri anladıktan sonra, kendindeki bu özelliklerin Allah'dan geldiğini, aslında kendisinde bulunan hiçbir şeye hakiki sahip olmadığını bilerek, enaniyetinden vazgeçmesi gerekmektedir. İşte, kendisine verilen emanete hürmet etmek ve hıyanet etmekten kurtulmak, ancak böyle mümkündür. Gelelim asıl meseleya yani insanın yeryüzünde halife olmasına.Ahzab suresinde dediği gibi;Hilafet davasında yer ile gökler ve dağlar, vazifenin büyüklüğü ve ağırlığı sebebiyle aciz kalmışlardır.Bunu insan kabul etmiştir.ama insan bu sınırı aşıp Allah'ı tanımazsa her şeye karşı bilerek yada biilmeyerek rablik ilan etmektedir.Bu vadide firavunlar,şeddadlar nice zalim diktatörler yetişmiştir.Allahın halifesi yerine kendini her şeyin sahibi zanneden aciz bir mahluk çıkmaktadır ortaya.Halbuki halefsin yani bir emaneti devr aldın ve senden sonra gelen halefe devredeceksin.
gazelhan1 tarafından 6/11/2008 9:39:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
gazelhan1 tarafından 6/11/2008 9:42:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ey Meçhûl-ü Ma’rûf! Sen öyle bir Şey’sin ki, hiçbirşeye benzemezsin, hiçbir şey de sana benzemez. Hakkıyla söyleyemediğim adını Sen kendin koyduğun için sana tapıyorum, ey adına kurban olduğum Ey Kadîr-i Külli Şey! Hakikatte ben sana mecburum, bunda şüphe yok. Fakat mecbur oluşumdan değil, mecbûl oluşumdan seni seviyorum. Cibilliyetim, sîretim, hilkatim, fıtratım seni sevmek için yaratılmış, sevmeye ayarlanmış, kulluğa programlanmış. Mecbûlüm, ama robot değilim. Hür ve özgür irademle sana ilan-ı aşk ediyorum, ey Aşk Perisi, Sevgili!
Farkettim ki: Ben seni sevdiğimde, eşim de beni seviyor, kardeşim de, arkadaşım da, işim de. Seni sevdiğimde, seviliyorum. Habibliğine yöneldiğimde, mahbubluk bana yöneliyor, gördüm ve görüyorum, âmentü. Öyle varsın yoksun ki, öyle var yok arasısın ki. Varsın, tutsam tutamıyorum. Ordasın, görsem göremiyorum. Burdasın, dokunsam dokunamıyorum. İçimdesin; tutmuyor elim, görmüyor gözüm, sarılamıyor kollarım. Ruhum, seninle kurbiyette, kalbimle birlikte; bedenim uzak gurbetlerde, aklımla birlikte. Ne ki bundan müşteki değilim.
Ey yâdına kurban olduğum, muhteşem sarayın kapısını açmış, gece gündüz kaçaklarının yuvaya dönüşünü bekliyorsun... Adına yemin olsun ki, tebdil-i kıyafet etmiş gibi teb’anın arasına karışmışsın, kaçakların yanındasın, kaçıkların içindesin. Herkese şah damarlarından daha yakınsın, alîmsin, habîrsin, şehîdsin, şâhidsin, müheyminsin, rakîbsin, basîrsin... Seni göremeyeceğim kadar yakınımdasın, göz bebeğimdesin. Biraz uzaklaşsan, belki görebileceğim. Seni duyamayacağım kadar yakından geliyor sesin. Sana sarılamayacağım kadar içimdesin...
Naz yapmıyorsun, daha ulvîsi Seninkisi. İlahî cilve var muamele edânda, mukabele endâmında. Deli ediyorsun bu yüzden aşıklarını, deli. İhtiyarlar bile, delikanlı kesiliyor. Her şeyini Sana kurban edene herşeyle yöneliyorsun, ama onlara hiçbir şey bırakmıyorsun, onları da hiçbir şeye bırakmıyorsun. Hiçbir sevdalı sana malik olmadı, memlûkun oldu nihayette. Hoş, bir umman bir kaşığa sığmazdı zaten. Zât’ın hariç herşeyini musahhar kıldın, kılıyorsun ve kılacaksın aşıklarına, öyle diyorsun. Dünya ve mâfihâ, Cennet ve mâfihâ, hepsini cömertçe veriyorsun/vereceksin, sevenlerine, sana sevgilerini verenlere, sevgileriyle beraber bütünlerini armağan edenlere. Ne ki hiç son bulmayacak bir aşkın yolcuları eyledin, sonsuz ve sınırsız bir aşkın, ey görüntüsünün şiddetinden görünmeyen Sevgili...! Tebrikler şiiriniz neler anlattı neler...Selam ve hürmetler
Birde bu müstesna şiirinizde işaret ettiğiniz halifelik meseleside hayatın özüne ve hakikate işaret ediyor.Yani o kadar çok şey aklıma getirdi ki bu şiiriniz buraya yazsak sayfalar yetmez.
Hürmetler saygılar diyor bize yeni açılımlar yaptıracak yeni şiirlerinizi heyecanla bekliyoruz üstadım.
gazelhan1 tarafından 6/11/2008 9:37:53 AM zamanında düzenlenmiştir.