BİZİM KÖYLÜLERİtikat gereği, can-ı gönülden, Allah Allah gider, bizim köylüler. Bilir siyasiler, zayıf noktayı, Boşa kürek çeker, bizim köylüler. Kıymete binerler, gelince seçim. Havaları artar, hem de ne biçim. Yalan vaatlerle olur mu geçim. Çürük tohum eker, bizim köylüler. Okumadan âlimdir, dayı amcalar. Her birisi ayrı bir telden çalar. Kimisi ustadır, hep çanak yalar. Boşa şükür eder, bizim köylüler. Sorgu sual yoktur, hep “beli” derler. Sözle beslenirler, hayali yerler. Sürünerek geçip gider ömürler. Tavuk gibi heder, bizim köylüler. Hoştur kafaları, boş konuşurlar. Cennetin yolunda, çok yarışırlar. Her işi bilirler, çok karışırlar. Döne döne tüter, bizim köylüler. Tarlalar bomboştur, ekin ekmezler. Kahvede pinekler, eve gitmezler. Memlekette ne var ne yok bilmezler. Hep geriden öter, bizim köylüler. İyi beslenmezler, şiş karınları. Bugün öyle böyle, yok yarınları. Ekmekler çarşıdan, boş fırınları. Dingilsiz bir teker, bizim köylüler. Ezelden ebede, hep böyle devran. Eli kazma tutan ezilir her an. Bir kap yağsız yemek, suluca ayran. İçe içe beter, bizim köylüler. Üreten köylü yok, çadır karışık. Herkes dilenmeye çokça alışık. Birçoğu yalaka yağcı yılışık. El derdine şeker, bizim köylüler. ODABAŞI artık, yeter inleme. Boşuna söylenip, kendin dinleme. Kimselerden derman, deva bekleme. Keklik gibi seker, bizim köylüler. “Bu şiirin sonu şöyle olsun. Üzmeyelim bizim köylüleri.” ODABAŞI yalan, yalanlar söyle. Köylülerin gülüp, sevinsin şöyle. Akıllısınız deyip, gönül eyle. Her çileyi çeker, bizim köylüler. Şuayipodabasi… 5.09.2018/Kepez/Çanakkale |