Hût Seni ArıyorŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Peygamber efendimize övgü
Bir haber yayıldı Senah mahallesine,
Kızıla boyandı gök, küle battı yer, Öptü o nurdan alnı Ebubekir ve melekler, "Ey mucella çehre! Yaşarken de güzeldin, Ölümünle de ne kadar güzelsin." Semada yıldızlar kayıyor çığlık çığlık, Güvercinler, ebabiller, hüthütler sükûti. Ayaklarımın altından kayıyor amansız kainat, Ölüyor mu yoksa binbir çeşit mahlukat? Her adım başında zifiri bir heyelan, Yedi başlı ejder, zelzele ve heyûla, Sensiz bahçeler ki heyhat, merhametsiz bir musalla. Yer, gök, gece, gündüz biçare ve ebedi ıstırap, Sensiz âlem, fikrin çekildiği arsız bir girdap. Zeminde dağlar parçalanıyor feryat figan, Cihân hafifliklere gebe koca bir meydan, Gülün kokusu yok, güneş dondu, su yandı, Sensiz bülbül bile dikenler tacinda bahçevandı. Devirler ötesinden geliyor amber çiçeği kokun, Bu kokunun rahmetiyle biten nebat sana meftûn. Yeşil bu kokuyla yeşil, al bu kokuyla al, Yapraklar hep zikirde, ağaç yaşlı bir abdal. Yetimler daha yetim şimdi,elem yükü daha ağır, Kuşlar kanatsız, insanlık kör ve sağır. Mekke’nin rahminde, asırlar ötesinde olsaydım, Ayaklar çıplak, vicdan çıplak, ruh çıplak, Bekleseydim doğuşunu kızgın çöllerde ağlayarak. Tan yerinde her lahza bir tohum çatlıyor, İrin doğuruyor sensizlikten düşünceler, Kan damlıyor sakinin kızıl dudağından, Hayal kırık, can kırık, gönül kırık. Hacer’in kırbasındaki zemzem bile boz bulanık. Kisra sarayları dikildi göğsüne merhametin, Kucağına düştü gönüller ezelî bir gurbetin, Sensiz ey Nebi, rengi soldu alemin, Hani sahipleri nerede o kutsal emanetin? Nerede asıl ehli mahşeri ahiretin, Öldüler mı, kaldılar mı, yoksa derin bir uykudalar mi? Ateşleri harlandi mecusi meşalenin, Sad yurdu talan oldu, kılıcı yok Ali’nin, Kalp mecruh, kalp ölü, kalp viran, Sensiz manası yok fiilin, sözcükler nadan. Mekke’nin rahminde, asırlar ötesinde olsaydım, Ayaklar çıplak, vicdan çıplak, ruh çıplak, Bekleseydim doğuşunu kızgın çöllerde ağlayarak Asuman mi çatlıyor, nedir bu vaveyla? Seni arıyor buluttan ummana düşen her damla Hût seni arıyor deryada, Yunus seni. Yokluğunda ey Nebi, Bütün yalanlar doğru, Bütün doğrular eğri. Çöle döndü sensizlikten bağ-ı İremler Minber kurak, mihrap kurak, bahçe kurak, toprak kurak, Bir damla su yok, cihanı kurtaracak. Gel ey Nebi, parmak uçlarında, Yağmurlar yağdırarak Suya doysun yeryüzü, rahmete doysun gönül, Sensizliğe ne derman kaldı ne tahammül. |