Art Alanda Çığlık Anadolu 2. BölümŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kaynaklar:
2 Alıntı İlk kilden yaratılış * Muazzez İlmiye Çığ; Kuran-İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni sayfa: 36 Sümer’i kan basması **** A.d.g. eser say 48 *Kutsal Fahişelik: Eski toplumlarda evlenerek kardeşleşme dönemindeki, sosyal birlikçi totem aitli iç evlilin dış evliliğe dönüşmesi için ritüel edilen bir kutsal görev üslenmesidir. Kadına miras hakkını da sağlayan bir uyumlaşma. Aynı zamanda da, süreç içinde babasız doğumların, kutsal doğumların, tapınağa ait evlat oluşların biçimlendiği bir yaşantılaşma şeklidir. Kelimeler ** müştakı: kusurunu özleyen-Kusuruna tutkun- Kusurunu özleyip görmek isteyen *** Aslında İnana’ya tecavüzü, duvarı dibinde uyuduğu, bahçe sahibi yapar. Yeri ve gögü iyice bir dolaşan İnanna; Şukallituda’nın 60 ağaçtan yaptığı gölgelikli bahçenin gölgesinde dinlenmeye ve uykuya çekilir. Bu esnada uyuyan İnanna’ya şukallituda tecavüz eder. İnanna uyanınca bunu kimin yaptığını anlamak için önce Sümer’in üzerine kan göndererek Sümeri kan basar.Dumuzi (Temmuz) tecavüzün ilgilisi değildir. Bunu yüklenecek kadar çapkındır. Burası yazarın kurgusudur. Hep derim sosyal birlikler dönemi, sanı kanı zemininde inanç anlamalı bir mantıkdır. İnsanlar her olgu ve olayı bu sanı kanıcı olan inanç temelinde anlar ve yorumlar. Günümüzde bile çoğu insanlara böylesi bir kabul ettirilme, inanaç mantık temeli üzeinde iletişilme ve içisindirilmesi yapılmaktadır. Toplumsal hakı kavrayamayana inançsal olaraktan kul hakkı kavratılacaktı elbette. İşte,İnannaya tecavüz belki de kutsal evliliğin toplumsal bir kurum ve kural olaraktan, bir yaptırım olaraktan, ortaya çıkmasından sonra, halkın bunu sindirebilmesi için İnanna kült aidiyetle, yine İnanna aidiyetli bahçıvan ( artık meslek sahibi olunmuş) Sukalliuda ile cinsel birleşmesi yasaktan (zina) sayılması, suyu kan basması gibi tufan ve felaket söylemi ile yasaklanıyordu. Böylece meşru olan eski tabu, dışla olacak cinsellik ittifakı anlayışına yöneltilerek yıkılıyordu. Yerine dış evlilik meşru oluyordu. Bunu yapmasının mantıkı nedeninin de, inançsal olaraktan buyruluşudur. Bunun kavratılması doğal olaylara benzetilerek tufan doğal felaketler biçiminde sinek basma, suların kan akması gibi anlatışlarla, toplumsal (nesnel) olanı anlayamayan halkın inanç mantık seviyesine inilerek iletişilmesidir. Bu uygarca buluş, eski bilinçlerin silinmesine, yeni olanla yer değiştirmesinin inanç boyutlu sembolizmidir. Ur-Nammu: Ur şehri kralı; Nippur harabelerini ve Enlil tapınağını restore eden kral Dilmun: Sümerdeki tanrıların yaşadığı ülke. Güneşin doğduğu yer. Cennet, cennet bahçesi Ninti: Nin, hanım; ti, kaburga- hayat (kaburganın hanımı; hayatın kadını) Enlil: Sümer’de insanı yaratan tanrı. Anumun oğlu yeryüzü tanrısı. Enki: Mezopotamyada bilgelik ve su tanrısı. Şuruppak’ta duvar gerisinde Ut Napiştimle konuşur. İnanna: Aşk ve güzellik tanrısı Venüs Yıldızını simgeler. Kutsal aşk ve evlilik tanrısı. Kutsal fahişe. Sabah tanrı, akşam tanrıça sayılmış. Marduk : Babil’de Tarımcı tanrı iken, Tekleşen tanrı. Dumuzi: Kral iken çoban tanrısı olmuş. Somut olgulardan hareketle. Kral insanlar tanrılaşmıştırlar. Bu yüzden tanrılar evlenir, çocuğu olur, kıskanırlar, cinayet işlerler, sürü güder vs. daha henüz soyutlama güçleri fazla gelişmemiştir. Çalışma hiç biri kaynak taranarak oluşturulmadı. Zaten mümkünde değil. İlkin şiir içinde ""Nemruttan hava almış"" kısmıyla başlayan yer oluştu ve "" Kavak ağacından tüycük pamukla"" kısmı ile çalışma bitti idi. İki üç saat, aradan sonra kendiliğinden bu çalışma sürdü. Oluşan kısmı hemen webe indirdim. Aklımda kalanların, bildiklerimin, kendi farklı tarz ve kurgumla işlenmesidir. Çalışmayı parçalayarak vermek hoş olmayacaktı. Pehlivan tefrikalarına dönecekti. Bende üç bölüm olarak vereceğim. Bu ikinci bölüm. Anadolu’ya kısadan gideceğim 3. bölümle. Bugün için, ilişkileri ortadan kalkmış, ittifakı zıtlıkları koruyan anlatımlarda, Hiç ilenç ve alaycılık güdülmedi. Çok sıkıcı olan hikâye, ilgi olsun diye, bu metotla, aslında hem sevimli kılmak, hem akılda tutulur yapmak istedim. Bu alaycılık ve ilenç tam bir ironidir, kendi payıma sevimli kılan ironi. Günümüzdeki geçmişe yavan bakışın ironisi. İnanna ile kamaşan, gözbağını açıyor. Bu çalışmamda, gözbağı vurgusuyla, genelin tutumunu vurguladım 2. bölüm 1. kısımda; "Nasılsa bir göz, o karanlığı deler." ile gözbağını aralayanların yapıtlarından sürülen damıtık iz ve izi sürdüm. Zıtlıkların tekleşmesi ve etnik aidiyet anlayışlarının birleşmesi kutsallığı fikri: İ.Ö Hamurabi XX yüzyılda, Marduğa yücelik vasfı veriyor. İ.Ö Buhtunnasr (Nabuhodonosor) XVI yüzyılda Marduk’u tek tanrı sayar. Fazla dışa vuramaz. Mısır’lı firavun Amenotep Teb’de İ.Ö XIV yüzyılda tek tanrı inancını yayar ve Aton mabetleri açar. Anadolu’da İ.Ö 4.yılda Tyanal’ı (Karacahisar’lı) Apollonius insan suretinde tanrı ( tanrı oğlu) sayılıp, pagancılığa karşı çıkarak, teklik fikrini, geze geze yaymış. İran’lı Mani İ.S III. yüzyılda göğün oğlu sanıyla, önce felsefik sonra dinsel ve fiziksel ruhsal ayrımı yapmadan, sentezci bir anlayış ileri sürmüştür. En acı ve hüzünlendiğim kısım, Sümer’e söylediğim güya ilençtir. Çayırda kuzuları zıplamayan Sümer, boğazıma yumruk oldu. Sümer’i, ötüşmeyen kurbağalarla yan yana getirmek beni çok zorladı. Şunu da biliyordum ki ömrünü tamamlayan uygarlık bir şekilde tarih sahnesinde çekilecekti. Bu çekilmeyi bilerek nesnel temellere oturtmadım. Sadece, güya, ilahlarına saygısızlıklarda, hak edişli bir sebepmiş gibi, çok çok zımni, sezdirirli, kendi edebiyatları ile yok oluşu işledim. Sümer’i biraz derinlikli özellikle çalıştım. Anadolu kısmını, bu kadar uzun tutmayacağım. Sümer sonrası anlatımda, kuruluğa, yer yer düşmek zorunda kaldım. Bu olayın kısa tutulma kaygı ve ırasından kaynaklanıyor.
1
Yalan var yalan Bir kapatıp açtım gözümü Talan var talan Akşamdan sabaha Hücceti süren. Ey Lağaş’tan Assuan’a Akşamlarını üzerine örte gel. Ne çıkar, bilmesinler! Giz sana yakışıyor Nasılsa bir göz, o karanlığı deler. x x x 2 Ekin ektim yarın gözlerine Zemherinin soğuğu kıran Rüzgâr saçını savurmaz Sürme gözünü kavurmaz Esmeri ala kaçmayan yanaklar x x x SÜMER’İ SAFAĞINDAN ÖPTÜM 3 NİPPUR’DA BİR AN Yedi kapını açtım İlk yerleşim planı yaparlığın Övünme ihaneti Talan ettim mabedini Ektim yarın gözlerine Bir göz, bir gözbağı durdun Nippur, tanrılarınla yücel ve güncelsin Mabedine umudu koydum, raf raf Göz oldum üstüne, oynadım saf saf Sense bağı Mistiği dört mabet ile Konaklar, bağrında. Gezgini kâhini tüccarı, sağrında Bir özlerim ki Nippur Ursa ile Sanmayasın hap ur hapır hupur ÇARŞIDA- BİR KONUK GELİYOR Nippur’un sahibi Enlil hey heylenir Kan donar, buz kesmiştir ortalık Ansızın kahkaha patlar kasrından El isteyip asa alacak beklenmede Seyreyledim çarşına, geçtim karşına Müzik tınılaşmada handa Raksla rakkaseler, havuz başı, yanda Naruha öğüt vermede, şadırvanda Uruha taş oyuyordu, göz diye Pis kaşıntılı Enkim, tüt ütmüştü ocağı Ursa ile göz göze geldik, el etti Urkimdi hamursu tabletle, okula gidiyordu Kasıntı Gudea, dükkân önü pinekliyordu Köşedeki kâhin geleceği tutuyordu avucunda Bir atlı hışımla geçti, toz kaldırdı Kuşlar bir çığlık etti, uçuşarak, yana yana Belli, tecelli vardı, gözler devrildi cama Bir göz, Ereh’li İnanna, bir bağı, tutulumdu İçten okunuyordu heceden heceden Ve artık bir suskunluktu o Gözbağı. Gözbağı: Çok önemli kavram. Girişin ikinci bendindeki ;""Nasılsa bir göz, o karanlığı deler."" de ki gözü, niçin bulamadığımızı burada işledim. Tabi hem sevisel bağ, hem mistik bağ, hem de ironi; gerçeği örten bağ. Suretlerdeki oyalanış. Karanlığı delemeyen. . Nemruttan hava almış Kleopatradan deva. Ninova’dan toz kokan İrem bahçelerinden rayiha. Nippur çarşısında Nippur’un en ilkiyim diye Enlil eda ile sarkaç eden Ur Nammu’ya kaş ederken emaneti Zigguratlarla heybeti Başını dokurken felekler Mabet orospularından yemliydi Anaç İnanna kudreti ölümle Sanmayın söndü kartya Parladı gözleri iklimle Partya. Mabet Orospusu: Bir küfür, bir aşağılama, bir hakaret olmayıp; eski toplumlarda yeni ittifak içindeki toplumsal yapıyı oluştururken, atılan uygarlaşma adımlarından bir sosyal kurumlaşma işlevi olan, erdemli saygın bir işti. 4 İştar-Enki (Ea) Yas tutun, baş bağlayın Sevince duran kına yaksın. Gök boşaldı yer taştı Su aldı Niruppak’ı Dökün analar gözyaşı Ağlamak size düşer. Yer tutmaz anaların ayağı Kuzular boşta meler Feryadın ulaşacağı yer yoktur Üstelik gökler, daha bir Kızgınlıkla gürler. Su sesi, şimşek, gök gürültüsü Her yeri tutar Su dağları taşları yutar İki mavi, en yakın ve özlem buluşmuştur Sen ey aşüfte İştar Eteklerin yelde uçuşsun Başında hazan yelleri essin Gördün mü ne işlediğini? Sakız yapışmış damakların Açılmazlığında şaşkınlık Ta yücelere çekilir Bet benizden uçmuş Kararlarının vahametinden Ürken kaçışlık Enlil İştar. Boşa ıstırap gözyaşı dökme Ea (Enki) Sahibi değil miydi Enlil, bir ihanetle Kurtardın Şuruppaklı Ut-Napiştim’i Asur da yazar Ziusudra’yı ya Dilmun’da kasra ikame. O kuruldan iki zıtlaşmıştı İşte o soyluluktu, yardaki. Ey güzellik kokanası Bilgamıştan öfke İştar. İzdivacı ret olunuşta Şişme sandal gibi inen. Bir gürültü rahatsızlığına İnsanların ümüğüne binen. Yaptığına pişman olup Pire için yorgan yakmam senden. X Yerdeki somutu göğe döndüren Sümer. Ülfet gibi Gökten vekâletle döndü Uzletim olacak Marduk adına iş yapar nafileler: Firavunlar krallar Rahipler, papalar Hahamlar halifeler Daha anlamaya çok var. X Enki Şuruppak’ın oğlunu Kurtardın da ne yaptın Enki? Abada mı saldın, soyunu sanki? Başın göğe mi erdi? Meyve hırsızı. Ne güzelde temizleyecekti Orospu İştarla, Enlil insanları Elleri değmişken. Bıraksaydın ya Enlil, kızı fahişe İnanna’dan buldu Şöyle bir baktı, İnanna Tek kişilik tecavüzle verek Tüm halkı bela ile yaktı. Suçları şahsiliğinde, genellik İnanna’dan gerek. Avuçlarını yumruk yapamayıp da İş göremez olası. Ardışık doğumla olan, üç kızı ile yatan Zıvana düşkünü. Kızı Uttu’da, döl tohumunu çaldırıp Sekiz çeşit bitki ektirten Sonrada yasağı çalan Enki! Tümden suçsun, ben masumum Senden bana bela, günah yüklenmek! Sunulunca toprağa ter. Dilmun tanrıların yaşadığı yer. Yer tanrıçası sekiz tür meyve eker Nefistir, yasağı, bilgelik tanrısını, çeker Yasak savar yanım Enki’nin elinde. Heyhaat! Lanetlidir bilgelik Kuruldaki diğerler de, af içindir ilgilik. Her bir hastalıklı sekiz organdan Muzdariptir Enki, iniler Yakarış olur tüm tanrılar Lanetteki yer tanrıçası ne pinti Kaburgadaki sağaltımda tanrıça Ninti Hünerlidir, tababetimden belli. X Mabedi mabutlar insanca bencil 5 Enlil-Ninlil Karısını ayartacak olan Enlil Kocasınca tecavüze uğrayan Ninlil Be hey uçkur düşkünü Enlil Uçkuru eline dolananıca Anadan öğütlü, önerili akıl, Ninlil Kendini yıkanır göstermek, hesapçaydı Uçkur suça kaydı. Ucuz yolun yolcusu Vebali insanlardan sorulur. 6 Enki Lokması sayılı oluşta Boğazına dizilensice İş çokluğundan güya, sofra yapamayan Boğaz düşkünü tanrılar. Hizmete amade istersiniz; Enki elinde Kilden şekilli; "" Ey annem adını vereceğin yaratık oldu. Onun üzerine tanrıların görünüşünü koy. Ey annem, yeni doğanın kaderini söyle İşte o bir insan"" yaratan Enki* Suretinizden günahlarımız belli. 7 Dumuzi ( İnanna’nın kocası)-İnanna Kör kuyularda kalıpta Yer altında çık mayasıca Sürü güdücü Dumuzi. Kutsal evlilik yaptırdın da ne oldu? Bereketle, taam mı dolduk? Şehvetin uçkuru aştı. İnanna’da, şaştı da; insanlara taştı Körün tuttuğunu öpmesi bundanmış Suç Dumuzi’nin, ceza insanlara Saçları belik olmayışta Kırda gezmelere son veresice Dilmunun metresi, (anlamlı) İnanna! Derinliklerde uyuyan güzel İnanna. Kusurundaki müştakı.** Dumuzi’nin uçkur elinde iken,*** Nereden çıktı, duvar dibi uyku seçilmesi. Bela arayıştır, kaygılanılması Kırda uyurken Kutsal orospu İnanna’nın, ırzına geçilmesi Akad da İştar Yunan da Afrodit Anadolu da Kybele Roma da Venüsçe saygılaşması Tecavüzlerimizin sorumlusu! Paylaşılamayan güzellik Rekabetlerimizde de sen varsın. Heveslerin alınmazken önü Çoban Dumuzi, çiftçi Enkimdum Düşürdü gönlü. Bir ileri bir geri varışta Biri bal kaymak, öbürü bira buğday Herkes ürününü övüşle yarışta. Çobanın ürünleri kabul, evlilik oluşta Rüyalarına ters yatıp da Yatağında ters dönesice Dumuzi Ne edecektin de iki kamış gördün? Hem de birisi sökük Kamışlara çıkasıya Yorumu, yer altına sürülmen, değil miydi? Ne ihtiyacın vardı rüyaya. Yusuf’u zindana attıracak Rüya sapığı. Rüyalarımdan kâbuslarımdan, sen sorumlusun. Uçkurundan hareketli Dölünden bereketli Rüyasından tescilli Yer altı mahkûmu Dumuzi Aracı ricacılarla, yarım senede Bir kez, yeryüzüne çıkma torpiliyle izinlik. İnanna ile çiftleşme, izini koparıp da Bahar buluşması ile insanlara, bereket bolluk Abidesi olan, tohumu dökül esice. Doğaya, canlılık bayramını pekiştiren Kutsal evlenme ritüeli, olmadın mı? Ateşler yaktırıp, şenlikler yaptıran amigo Hani nerede bolluk? İnsanlar boğazlaşmakta Keyfi kendinden hünerli, dilli sapık! Senin meselelerin bitmez Seni Don Juan artığı Rasputin kılıklı Dilmun kovcunu seni. Tohumu dökülenice Neme lazım Yerde fantezi fışkırır sonra! Tohumu olduğu yerde, kuruyasıca bela. İnşallah, İnanna ikilem durur Sürün çalınacak diye. Bertaraf ederken zanlıları Günahı tutarda Çeşme yapar, sen sağ iken, mezarın başına Gelen geçen, canın için içer, seni anar. Hayratından bularıca. 8 Nanşe Durdurulur mu olaylarla, Ayşe? /hayat-yaşam Adalet gözü, biri, kör bakıcı Sosyal adalet sağlayıcı Rüya eskicisi, Nina’lı Nanşe. Vicdani yükü kaldırırdı. Öksüz annesi, dul koruyucu, fakir tanırlığı bilen. Sahip kılınmayanı, yedim içtim demeyeni Fena yere bakanı, tartıyı takanı, silen. Her yılda bir gün, günah çıkarıp Ceza verip, af yaptın da Ninova’da feryat, Madımak’ta yanmadı mı? Tartı kefesi kaymış kıytırık. 9- Dövün, saç baş yol Ey Karabaşlar halkı! Bak Ninova bir hırsla tutuştu Lagaş Babil, yanıyor Uruk Nippur Kadeş, kanıyor. Niye olmasın ki Ziyanı senden sanıyor! Fitillediğin nifak Ta bugün Necef’te patlıyor. 10 Öpülen yanla son buluş, hüzünden (sürüşten) kaçamayış Çayırında kuzular oynaşmayıp Göğünde kuşlar, süzülmesin. Çağlarca yan yatışta, dik kalasıca Karabaşlar! Yan Sümer yan. Eteklerinden tutuş Kurbağaların ötmesin Yurdunu Asur alsın Farelere kalasın, kan sular içesin Kana kana Tecavüzü unutur mu İnanna? ""Kadın utancından ne yaptı? Felaket yaptı kuyuları kanla doldurdu Sümer halkı kandan başka Bir şey içmedi ve kaba Kandan başka bir şey doldurmadı"". **** Suç bir kişilik Ceza muhayyel İçin dışına çıksın Sümer. Öğürtülerle kusa kusa. Birde tutunacaktı buna, Musa. Bölüm sonu 15.09.2007 |
şair sadece şiiri ön plana çıkarttığı için mi acaba?
''Çalışmada bir metod olarak gözetilen yol, hiç ilenç ve alaycılık değil. Çok sıkıcı olan hikaye, ilgi olsun diye, bu metodla, aslında hem sevimli kılmak, hem akılda tutulur yapmak istedim. Bu alaycılık ve ilenç tam bir ironidir, kendi payıma sevimli kılan ironi. İnanna ile kamaşan, gözbağını açıyor.'' demiş şair.
ironiyi severim şair ama bugün komik çizer geleneğinden gelenler gibi karikatürize etmemişsini zşiiri..
mezopotamyam tarihsel süreçde nasıl akıp gitmiş dizelere..
saygıyla..
basartug tarafından 6/9/2008 1:52:54 PM zamanında düzenlenmiştir.