Yanarım Görünmez Dumanım
Kabuğu çatlamış volkan püskürten dağım
Dışta sıvam dökülmüş içten ihtiyarım Güneşsiz mevsimler sanki olmuş kaderim Ömür geçti yolun yarısını halen beklerim Yüreğimde duruyor izleri paslı hançerin İçimde hüzün yüzümde palyaço maskesi Denizim sahileme küsmüş vurmuyor kıyıma Kalmamış o ince kum taneleri Umutlar göç etmiş başka bahara Bilemem ya fizana yada ummana Çareler çaresiz mahkum olmuş zindana Bir türlü ulaşamadım o anahtara Tüten görünmez dumanım essen rüzgarda Savrulurum yönsüz pusalasız kalırım adresiz Kapı numaram yok silinmiş numarasız Postacıda bilmez yerimi kalmışım mektupsuz Kelimeler üşüyor gelmek istemez dile Daralıyor göğüs kafesim kalırım nefesiz Urgandan yağlı bir ip dar ağacında Geçirilmiş kurduğum hayallerimin boynuna Anlamlar anlamını yitirmiş düşlerim öksüz Sokaklarım kayıp kentin sessiz sokakları Kurumuş ağaçları daları kırık yapraksız Baykuşlar tünemiş karanlık köşe başlarına Bir tükenmişlik sendromu çökmüş üstüme Tadım şekersiz çay misali tatsız Şiirlerim donuk mat zemheri ayaz Ocakla şubat arasında kalmış gibiyim Varla yok arası ruh halim Fırtınalı karlı gören gözlerimin manzarası Damarımdaki kan çekilmiş gibi soğuk Sirayet etmiş tepeden tırnağa kadar Karanlık uzay boşluğunda gök taşları Üzerime geliyor hızlıca hüzün güdümünde Samanyolu da yok aysız yıldızsız gece Demir atacak yerim yok adım limansız Kırık bir iskele çürümüş tahtaları Ayağıma batıp duruyor paslı çivileri Ne yana baksam hep tutarsızlık Elle tutacak dalım yok gibi |