BENİM ADAMLARIM
Adamları varmış bazı adamların
Ankara’da, İstanbul’da O yüksek katlı binalarda Varsa halledilecek bir iş Önce, onları bulmak gerekirmiş Benim de var şehirde Köyde kasabada, kırda bayırda Trakya’yla Anadolu’da bazı adamlarım Onlar benim hâlimden Ben onların hâlinden anlarım Bazen akşam bazen sabah Hemen her gün kapılarını çalar Yanlarına damlarım Bana gel desinler yeter ki O bileğinin hakkıyla geçinen Kendi hâlinde doğal ve içten "Allah’ın bildiğini Kuldan mı saklıyayım hocam" diyen Sadece cuma günleri Abdest alıp camiye giden Net ve mert adamlarım Madem adamı var herkesin Sizinkiler sizin, benimkiler benim olsun Bir yaz günü, akşamüzeri O yıprak elli, buğday tenli Yüreği ak, gönlü temiz adamlarımdan biri Koyu gölgeli bir çınarın altındaki Kasaba kahvesine otursun Sonra da Cilaları dökülmüş sarı bir masaya Terli kasketini koysun… Ve sorsun: "Nasılsın dostum, ne yapıyorsun?" Derken Derin bir sohbete tutuşsun Benimle usul usul, uzun uzun Hâsılı benim adamlarımın Koktuğu günlerde tuzun Çoğaldığı günlerde namussuzun Hâli riyasız, sözü yalansız, cebi haramsız olsun... Ne bir şey umayım onlardan Ne de onlar, bir şeyler umsunlar Benim gibi garibandan... Kısacası Kirli birer perde gibi duran çıkarları Çıkarıp atalım aradan Hiç olmazsa bir gün Daha pahalı değerlerimiz olsun Maldan, mülkten ve paradan Mesut ÖZÜNLÜ |