DERT...Hüzün yağar üstüme Aldırış eylemem Gama kedere bürünmüş cüsem Gecem mutsuzluğa gebe Ay saçar ışıklarını Yılzdılar parlar durur Dünya boş bir kabir Sağım toprak altım toprak Üstüm taş Hangi ara derten arınacakki Omuzlarımın üstünde duran baş Zaman devşirdi muradımı Sol yanımın efkarı gamını Nameler anlatmaz muradımı Kırkı kırka böldüm Kırkından kırkı doğurttum Aldığım nefesle doğruldum Aklın zehrine Vicdanın melhemine Zalimin zülmüne Merhametin zenginliğine Dertler istila içinde Hücrelerim katıksız keder dolu Ay güneşe gebe kalır Yıldızlar göz yaşı döker Yağmur tufandan tekme yer Gök ve toprak pay eyler Cüsem virane olur Yıkık peri perişan Lakin halen elem keder içinde Dizlerim taşımaktan gına eyler Kollarım omuzlarımda durmak istemez Gövdem dik durmaya çabalar Boynum Hakka eğilir Elem gelse, dert gelse Tüm hücrelerimi istila etse Ne fayda Haktan geldim Hakka giderim Üryan geldim Beş kat kefen ile giderim Huzur mutluluk Toprakta gizli Terazi tartar Hayrı günahı Ya mukafat vardır cüsseme Yada zindan vardır Bedeni terk etmiş ruhuma Vicdanım his etti Aklım ömrüme çelme taktı Gözlerim gördü Dünya baldan tatlı geldi Merhamet yüklendim Elem keder gam geldi İmdat eyledikçe Toprak üç bir yanıma geldi Üryan yanım Dünyaayı giyindi Şimdi ise Sıra Aktan ak olan Kefene geldi... |