GELMEDİ DEDİ
Pencere önünden günleri geçer
Evlatlar bu günde gelmedi dedi Her sabah serçeyi arkadaş seçer Evlatlar bu gün de gelmedi dedi. Huzur evi huzur vermez ki ona Haber gelmeyince ağlıyor ana Hasret kalmış nazlı dediği cana Evlatlar bu gün de gelmedi dedi. Uçun kuşlar uçun uzak yerlere Işık tutun görmez olan körlere Gayrı dayanamam dedi bizlere Evlatlar bu gün de gelmedi dedi. Çok bekledi gelen giden olmadı Uçan kuşlarla bir selam salmadı Ömrü bitmiş daha fazla kalmadı Evlatlar bu gün de gelmedi dedi. Döner odasına huzur bulmaya Zahiri’m kaderin böyle olmaya Ölünce gelirler miras almaya Evlatlar bu gün de gelmedi dedi. Tahir GÖRENLİ.05.12.2018 O BİR ANNE’İDİ Akşam güneşi batmak üzereydi cıvıl cıvıl neşe içerisindeki serçe kuşları tünemek için yıllara meydan okuyan çınar ağacının dallarında yer kapma yarışındaydılar, yaşlı kadın ise odasının penceresinden göz yaşları içerisinde penceresi önündeki ağaçta dallara tünemiş serçe kuşları ile dertleşiyordu. Bu günde gelmediler,oysa ben onları ,yokluklar içerisinde,bin bir ümitlerle,gecemi gündüzüme katarak, kimseye muhtaç etmeden büyütmüştüm,böyle olmamalıydı diye kahırlanıyordu. Hey hat akşam güneşi bu günde yaşlı kadının umutları ile birlikte usul usul batmıştı.göz yaşları içerisinde,omuzları düşmüş,umutları tükenmiş bir vaziyette penceresini kapatarak çaresizce odasındaki yatağına uzandı,neden Allah’ım neden diyerek ağladı,ağladı,ağladı,ağlayarak uyuya kaldı. Gecenin karanlığı yerini sabahın aydınlığına bırakırken güneş usul usul odasını ısıtmaya başlamış,güneşin doğuşuyla birlikte yaşlı kadının umutları da yeniden yeşermeye başlamıştı,odasının penceresindeki yerini erkenden almış umutla dışarıyı seyrediyordu penceresi önündeki çınar ağacına bakarak gün ışığı ile birlikte birer ikişer uçmaya başlayan serçelere seslendi. Gidin,kuşlar gidin,Allah rızası için gidin oğlumun,kızımın, yanlarına gidin,söyleyin onlara beni,annelerini bur da unutmasınlar,kendilerini özlediğimi,torunlarımın can alıcı gülüşlerine hasret kaldığımı,cennet kokularının burnumda tüttüğünü,dedem diyen seslerinin kulaklarımda çınladığını söyleyin,birlikte yemek yenen ev yemekleri ile hazırlanmış (sizler gibi cıvıl cıvıl )aile sofralarımızı özlediğimi söyleyin. Umutla bekledi yaşlı kadın gün içinde sevdiklerinin gelmesini,yalnızlığına çare olmalarını,ama ne gelen vardı nede giden, serçelerden başka dönen olmadı. Üzüntüsünden,kahrından serçelere sitem ediyordu,sevdiklerinin gelmediğine değil. Gitmediniz,söylemediniz, benim özlemlerimi oğluma,kızıma bildirmediniz,söyleseydiniz gelirlerdi beni bur da yalnız başıma bırakmazlardı diyor, oğluna,kızına yinede sitem etmiyordu. ÇÜNKÜ O BİR ANNE’İDİ. Usulca pencereyi kapattı,hıçkırıklar içerisinde yatağına uzandı,yorganını başına çekti içerisinde kayboldu,sanki gecenin karanlığına dahi küsmüştü. Sabah olmuş,güneş doğmuş,serçeler çınar ağacını çoktan terk etmişlerdi. Ancak yaşlı kadın penceresinde yoktu tıpkı serçeler gibi uçup gitmişti,yatağında yalnız başına sessizce ruhunu Yaradanına teslim edip,sınav yerinden ayrılıp hesap gününün görüleceği gerçek aleme seyri sefer etmişti. Aman Allah’ım ( CENNET ANNELERİN AYAĞI ALTINDA ) denilen bir ANNE için ne acı bir ayrılış, adına HUZUR EVİ denilen ( UNUTULMUŞLARIN ) evinden tabut içerisinde omuzlar üzerinde çıkarılıyor ve bir daha dönüşü olmayan gerçek ikametine götürülüyordu. 03/12/2018 Mehmet TATLI. Beyden alıntı bu hikaye hikayeyi okuyunca etkilendim bir kaç dörtlük yazayım dedim anlamını bulduğu kadar. |
Her zamanki gibi yine çok duygulu bir şiir okuttunuz...
İlk emir OKU ile başlar…
......................................... Saygı ve selamlar..