Anlatamıyorum...ANLATAMIYORUM! Bir acı var içimde tarifi olmayan. Sürgün gönlümde binbir keder, bin bir bela.. Şu esen rüzgar da nice haberler vardır. Bir muştu verip sarsa beni kollarına. Sığmıyor artık şu bedenim yeryüzüne. Dar geliyor parklar, bahçeler bu dört duvar. Bilmiyorum herkes gitti de ben mi kaldım? Gördüğüm tablo bu değildi gitmem lazım.. Sabrım tükendi aklımda deli sorular. Herşey bir bilmece, sanki çözümsüz bir sır! Gönlümde açan bu çıban senin eserin. Görmedi dünya henüz böylesi bir tablo. Avuçlarımda öldü gülerken bir bebek. Göz yaşlarım düştü toprağa, bende düştüm. Dallarım kırıldı, yapraklar soldu bir bir. Can değil, cananım gitti, hayaller gitti. Mürekkep aktı en antika resim gitti... Zamanın gazabına uğradı, düş gitti. Bir avcı sessizliği, tavını beklerken, Bin yıllık gayret emek gitti, fikir gitti... Kabından taşan su kendine yol bulurken. Yolum şaştı, eksik ömründen ömür gitti. Vakitsiz, vakit doldu, en güzel gün gitti. Bombalar yağdı başkentlerin baş kentine. Bir gece ansızın vezir gitti! Şah gitti... Beni yakıp kül eden bir acı soğuk var. Ölüme hiç bu kadar gülümsememiştim. Sanki benim için kazıldı tüm mezarlar. Her gece idama götüren bir cellat var. Bir sığıntıyım dünya denen şu hanede. Dilimi yakıp kül eden kor bir ateş var. Ne desem boş beni benden alan bir hal var. Üzerime doğrultulmuş bütün silahlar. Her çatı başı beni izleyen bir göz var... Ben yüklendim sanki dünyanın tüm yükünü. Koştukça geriye doğru çeken bir güç var. Derdim yığınla, yığınlar yığın üstüne... Bakarım göremem, görürüm seslenemem. Herşeye engel yollarım da tuzaklar var. Bir namerde çıkıyor gezdiğim tüm yollar. Tek tek yıkıldı hayaller, anılar kaldı. Süzüldü göz yaşlarım bomboş bir ev kaldı. Kaldırdım herşeyi sade bir resmin kaldı. Sabra selamet varken, bana zindan kaldı. Sorgulamıyorum artık diye nedendir diye.. Onaca yol arasında bana yokuş kaldı. Cansız yanıyor bir ateş kime ne fayda. Bana senden miras kuru bir ayaz kaldı. Çareler çaresiz artık, tabipler mahçup. Sol yanım da dayanılmaz bir sancın kaldı. Aylar var ki hasretim tatlı bir uykuya... Onca bal arasında bana zehir kaldı. Ey has bahçem de binbir renkte açan çiçek! Ey her gün peteği’mi yağmalayan arı! Bugün son kez sevdim, son kez çaldım kapını. Dağlarımda solmayan yarpuz kokumsun sen, Eksik kalır sen olmadan yaşanan hayat. Terk ettim senin olmadığın her diyarı. Sildim herşeyi gönlüm de yalnız, SEN kaldı. Şule Demir |
Kutluyorum efendim