HÜZÜNLE DOSTLUĞUMA DAİRTebessüm yüzümde eğreti durur Çehremin doğuştan süsüdür hüzün Her akşam hasretle kapımı vurur Bende misafirin hasıdır hüzün Girer başköşeye serer postunu Gece sessizliği örter üstünü Bizim evde bulur yitik dostunu Benden gayrısının küsüdür hüzün Bir söz söyleyecek olsam yanında Kızar kaşlarını çatar anında Bilmediğim bir hâl var lisanında Sanki ötelerin sesidir hüzün Varınca sessizlik artık demine Yavaştan başlarız keder cemine Teşbihte hata yok tamı tamına Başımın püsküllü fesidir hüzün Üç öğün yediğim azıktır bana Bir gün de demez ki yazıktır bana Bırakıp da gitmez sadıktır bana Bahtımın kalkmayan sisidir hüzün Kaldırsam altında o var her taşın Ne etsem çıkamam içinden işin Uğruna ruhumda batan güneşin Gönüllü düştüğüm pusudur hüzün Dostluğumuz öyle kavi erenler Ne tipi ayırır ne de boranlar Bizi böyle sıkı fıkı görenler Sorarlar Mülkî’nin nesidir hüzün Aslan AVŞARBEY (Mülkî) 26.11.2018 - Eskişehir |
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=2273705409524732&id=1711796959048916&comment_tracking=%7B%22tn%22%3A%22O%22%7D