GÖÇ-1Şiirin hikayesini görmek için tıklayın G Ö Ç*1
Her göç’ün arkasında bir dram vardır. Bu yüzdendir adına filmler çekilir Romanlar yazılır, Türküler bestelenir. Unutmayınız ki kim GÖÇ etmiştir, mutlaka birşeyler yitirmiştir, yani GÖÇMÜŞTÜR. Her göç oldugunda yanımıza alamadıgımız geride bırakmak zorunda kaldığımız eşyalarımız, dostlarımız, acı tatlı hatıralarımız kalmıştır. Bir umutla Göç edilen yerde ise yeni ev, yeni eşyalar, yeni dostlar, yeni aşklar, görmediğimiz ve bilmediğimiz yeni şeyler……. Bazen hayatda çok şey bilmeden- görmeden yaşamakla insanlar daha mutlu olmaktadır..
Ben Anadolu çocuğuyum
Çorak topraklarda doğurmuş anam beni Tenim esmer buğday rengi Annem ve Babam saymaz isek Dört kız, dört erkek Ben ikinci. Babam aile reisi Dedemse, köyün ileri geleni. Köyümüz bir dere yatağı Bozkır dağları Kıraç toprakları Sert olur kuru ayazı Koyunlarımız, kuzularımız Birde, sarı ineğimiz vardı. Nasıl özlememki o günleri Tereyağda yumurtayı, katmeri Çöreği, çökeleği. Yağmurda toprağın kokusu Bahçemizde domatesin biberin kokusu Yaylada akan buz gibi su. Köyün karşısındaydı bizim bağ Bağımızın kara üzümleri Kıyısında Armutları, ekşi elmaları Hatırlıyorumda aşağı yukarı Her şey güzeldi, her şey doğaldı. Babam, Babam sanki dedemin uşağı İbadet bilmişti Toprakda çalışmayı Baba malı, Ata malı O günlerde başlamıştı Toprak savaşları. Anam, Kocasını görmeden evlenen, Hep hayatla mücadele eden Halende çile çeken Okuma yazmayı ise sonradan öğrenen Canım Anam... Köydeydim, Köylüydüm Oyunlarla zamanı öldürdüm Kuşları incitmedim, Karıncayı ezmedim Hayatı hep böyle bilirdim. Farkında olamadım Geçti günlerim.... Çocukluğumda TV yoktu Hiç bisikletim olmadı Hiç doğum günüm hatırlanmadı Salıncakta hiç sallanmadım O günlerde tek merakım: ‘’Güneşin Battığı yere’’ gitmekti Hiç bitmedi bu arzum Bitense, Yaşanmayan Çoçukluğum.... Derin uykularım olurdu Yazın cırcır böceğinin sesleri Kışın yanan odunun sesleri Sabah ezanıyla Sıcak yataktan kalkmak Öylesine zor gelirdi... Akşam olurdu Sürüler köye inerdi İnsan sesi, çocuk sesi, kuzu sesi Birde, şehirden gelen tek dolmuşun korna sesi Birbirine karışırdı hepsi. Arkasından idare lambaları yanar, Ortada kocaman bir sini Üstünde bulgur plavı Yanında ayranlar, soğanlar Dedikodular, günlük konuşmalar Ve birden bir sessizlik doğar Yorgun bedenler uykuya dalar. Sabah ezanıyla Hayat yeniden başlar... Kuzu sesi,, Ezan sesi, Şehirden gelen Somun ekmeği, Anamın yaptığı Katmer, Güneşin battığı yer…. Hatırlıyorum da aşağı yukarı Her şey doğadaydı, doğaldı Her şey ÇOKŞEY bilmeden yaşamaktı... KÖYLÜYDÜK, Ne zaman ki KÖYDEN ŞEHİRE bir GÖÇ oldu GÖÇTÜK... 17/9/2001 Ferhat SEMİZ |