MEF'ÛLU MEVHÛMBiz yokuz Sağ eline Yüksek yüksek tepelere ev kurdurmayan Al kınalar yakılmış Ak duvağı açılmamış Hora’lı Horon’lu Harmandalı’lı H’alaylı kelimelerim vardı benim Makasla kesip lûgâtlardan Okul kitaplarımın arasında sakladığım Dalkılıç ünlemlerim beklerdi Dârûssââde kapısını şiirlerimin Utkulu her gaza nihâyetinde Göğsümün düğmelerine göğsünü iliklediğim Ve Serdengeçti soru işaretlerim Atalarımın sözüdür deyip K’ulağıma altın küpe ettiğim Biz yokuz Çok kullanılmış Irgalanmış hırpalanmış Deli bozması anlamları yüklenmekten yorgun Bezgin bedevî bir Özneyi ağırlıyor cümlelerim En müstesnâ En mûtenâ Baş köşesinde Biz’i düşürmeye çalışıyorum Bir kaç dizenin uyur gezer d’izlerine Söz konusu sen ve ben olunca Sen ve ben konu olunca söze Koparıp bağlarını Bağımsızlığa ayaklanıyordu tüm bağlaçlar Kelâmlâr 3 tâllâkta boşuyordu meâllerini Darûlâceze’in kapısına bırakıyordu Noktasız eşini Çığırtkan hurûf Çamurlu su birikintilerine atlarken Annemin çiçekli emprime kloş eteğine sıçrayan Ağaçtan düşme çocukluğum geliyor aklıma Babamın Ütülü beyaz gömlek yakasını İki eliyle biraraya getirmeyen o uzun soğuk gurbet Ellerinde mavi mürekkep lekesi Omuzlarında tebeşir kokusu Ve Hâkîye çalan sakosunun cebinde Ârefeden El öpmeyi bekleyen 3 yaş büyük bayramlıklar Biz hâlâ yokuz Ümit’siz bir polisiye hikayesinin C’inayet mahâlinde Eli dili cinnetli katiliyle sevişiyor Üstü başı cennet bir maktûl Nefes alış verişlerini doldurup bir makber sepetine Ve Geri alarak hayata dâir tüm şikâyetlerini Kayda değer bulmuyor belli ki C’anı câniyi Az ötede Boynu kıravatlı Önü düğmeli akedemik bir makalenin girizgâhında Bir parağrafın başını kesiyor Her tarafından yalak yaldırak imlâlar damlayan 2 yüzlü yalpak bir satır Mef’ûlu mevhûm kalıyor yine Ağzı alfabe kokan Yüzü gözü Dizi dirseği harf bulaşığı bir fiilin Biz yine yokuz |