GÖÇTÜ DEDİLERAkşamüstü dedi“gel evvelince” Dünyayı anlattı kendi dilince Her can göçer dedi sıra gelince Ekimde ıhlamur açtı dediler Karakoç dünyadan göçtü dediler Hoş muhabbetine hep eşlik ettim Ham iken üstadın yanında yettim Son kez çağırmıştı, koşarak gittim Ekim’de ıhlamur açtı dediler Karakoç dünyadan göçtü dediler Bir sabah mesajla uyanıverdim Sessiz uçtu “beyaz kartal” dediler Bir takvime baktım habere girdim Ekim’de ıhlamur açtı dediler Karakoç dünyadan göçtü dediler Kâbus mu yoksa bir rüyamı gördüm? Saatimi acep yanlış mı kurdum? Duyduğum sözleri şakaya yordum Ekim’de ıhlamur açtı dediler Karakoç dünyadan göçtü dediler Şiirin Başkenti öksüz kalmıştı Türk dünyasına da selam salmıştı Zahiri’m kendine ibret almıştı Ekim’de ıhlamur açtı dediler Karakoç dünyadan göçtü dediler. Tahir GÖRENLİ.22.10.2018 SON GÖRÜŞMEMİZDİ Üstadım olarak addettiğim; sevenlerinin “Şiirin Beyaz Kartalı” diye nitelendirdiği, edebiyatın efendisi, hemşerim Bahaettin Karakoç’u vefatından bir hafta önce telefonla arayıp hal ve hatırını sormak istedim. Kısık ve yorgun bir alo sesi geldi ve telefon kapandı. Bu durum beni endişeye sevk etti. Acaba üstadım hasta mı diye? Evine gitmek için ayağa kalktım ve kendi kendime; “hele bir kez daha arayayım da öyle gideyim” dedim. Tekrar aradım ve “Tahir Hocam ben Oğuz Karakoç, babam müsait değildi, o yüzden telefonuna ben baktım” dedi. Hayırdır sağlığında bir sorun mu var dedim. Hayır bir sorun yok, gayet sağlıklı. Hatay’dan misafirleri var. Röportaj ve çekim yaptıklarını söyledi. Bende selam söyle dedim. Üstadımızın sağlığının sıhhatinin iyi olduğunu öğrendim. Mutlu oldum. Aradan birkaç gün geçti ve söz üstadımız beni aradı. “Geçen gün aradığında müsait değildim, misafirlerim vardı. Keşke sende geleydin çok iyi olurdu” dedi. Ben de sağlığınızı merak etmiştim, iyi olduğunuzu Oğuz Bey’den öğrendim dedim. Misafirleriniz var diye rahatsız etmek istemedim dedim. Bana; rahatsız olmazdım aksine mutlu olurdum dedi. Ne ise akşam gel biraz sohbet edelim, seni özledim dedi. Bende tabii ki üstadım, akşama gelirim dedim. Birkaç saat geçtikten sonra tekrar aradı. Bekliyorum mutlaka gel dedi. İnşallah mesaim bittikten sonra geleceğimi söyledim. Mesaim bitiminde eve geldim. Akşam vakti kıymetli üstadımızın davetine icabet etmek için hazırlanırken tekrar arayarak beklediğini söyledi. Üstadımızın evine vardım, kapının ziline bastım. Her zamanki güler yüzüyle kapıyı açtı, elini öptüm. Tüm samimi duygularıyla sarıldı. Hoş geldin güzel insan dedi. Hal ve hatırını sordum. İyi olduğunu, herhangi bir sıkıntısının olmadığını, bu günlerine şükrettiğini söyledi. Birlikte oturup tadına doyum olmayan bir muhabbete başladık. Yakın zamanda ilimizde kitap fuarının başlayacağını, gelip gelemeyeceğini sordum. Biraz yorgun olduğunu, katılmayabileceğini söyledi. Seni tanıyanlar, özleyenler bekler. Kısa süreliğine de olsa fuara değer katacağını söyledim. Müsait olursa gelebileceğini belirtti. Üstadım; Adıyaman’da TV programı yapan bir arkadaş bana“Bahaettin Karakoç üstadı alıp programa gelebilir misin” dedi. Ben de kendisine “Fuardan sonra üstadımla görüşeyim, uygunsa birlikte gelmeye çalışalım” dedim. Bu konuda ne dersiniz üstadım? Deyince, olur elbette. Adıyaman’ı ve insanlarını çok severim. Fuar bittikten sonra beraber gideriz inşallah dedi. 11 Ekim 2018 günü Kahramanmaraş kitap fuarı başladı. İşte olmam sebebiyle kitap fuarı açılışına gidememiştim ancak, bir sonraki gün imza günümün olması gerekçesiyle mesai bitiminden sonra fuarda Kahramanmaraşlı yazarlar ve şairler standında yer alan Alkış Dergisinin standına şiir kitaplarımı bırakırken üstadımla karşılaştık. Arkadaşlar koluna girmiş, arabaya götürüyorlardı. Yanına vardım ve“bu delikanlıyı nereye götürüyorsunuz” dedim, gülümsedi. Tahir Bey “Sevenlerime kitaplarımı imzaladım, biraz da yoruldum eve gidiyorum” dedi. Aradan bir gün geçtikten sonra rahatsızlanan üstadımızı, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırmışlar. Derhal müdahale edilmiş, kendine gelmiş ise de bir süre sonra tekrar rahatsızlanıp çok sevdiği yüce Yaratanına ruhunu teslim etmiş meğerse. Sabah uyanır uyanmaz mesaiye gitmek için hazırlığımı yaptım ve telefonumu açıp mesajlara bakınca, üstadımızın oğlu Oğuz Karakoç’un bana yazdığı mesajda“babamızı kaybettik” mesajını gördüm. O anda; yerde miyim, gökte miyim, bana neler olduğunu anlayamadım. Bu mesajın bende bıraktığı duygu yüklü gizemin nedenini halen arıyorum. Üstadımızın vefatı beni bu denli etkiledi. Üstadımı şimdi daha iyi anladım ki birkaç gün önce beni ısrarla arayıp, evine çağırmasının sebebi helalleşmekmiş meğer. |
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ü saygı ile anıyoruz…
Sevgi yaşam biçimimizdir…
...........................................Saygı ve selamlar..