RİYAZİYEBabamdı Nefesi öfkeler açtıran Nikotinli zambak Uzak kasaba yalnızlığı Genelevde saklı sevgili Gömlek cebinde pişmanlık aynası Babamdı Rakının ergen beyazlığına karıştı Çay boylarının külhanbeyi arkadaşlığı Dayı tezgâhında bıçkın çırak Dokumacılığın delimsirek toylağı Yâd ellerde aşkın usta Babamdı Riyaziyede öğretmen gözdesi Orta ikiden ayrılan Ata sanı demez Taşarmış küpten ‘dana’ denince Dövüşlerin bükülmez bileği Babamdı Baldıranlı ürperişlerdi sevda değil Bakışlarında üveyliğin geçmez eğrisi Ufaraktan bir kadın yine Harfi harfe kendi ulamış Haşhaşçiçeği renginde çocukanne Babamdı Ortaokul defterimde kenar çizgisi Ben sarı yapraktım o korkulu ırmak Mevsimi yok saati bellisiz Gönlümün bendini yıkıp duran seldi Ilgaz’dan esen rüzgâr titreten soğuk Babamdı Cömertliğe yazgılı ömür Zümrüdü Anka’nın uçtuğu ihsan Bitmeyen kışlar kuzine sıcağı Yazlık sinemaya komşu incir ağacı Öksede bir kuş gibiydi yürek Babamdı Hoşgörüsü az sorgusu acı Üsküdar’da çitlembikli zaman Radyoda kısa dalga bir keder Sabahlara dek kolla çalıştırdığı makine Simli saçaklar Zeki Mürenli günler Babam mıydı Eski istasyonun orda kaç rüyada İçine düştüğüm kuyu yıldızsız karanlık |
Çok etkilendim her bir dizesinden.
Selam olsun sarı yaprağa ve korkulu ırmağa.
Saygımla Sayın Büyükcebeci.