O EVLERİN ÇOCUKLARIÇığlık çığlığa hayatın ölü sesleri Geçer kurşunların önünden destanlaşan türküler Boş kovanların hepsi çiçek saksısı Genç mezarların başında ılgıt ılgıt ağıtlar Ölümü kutsayanların kafatasından kadehleri Şehadet şerbetiyle doldurulmuş yalanlardan Yaşamın elinden kaçırılıp ölüm sırasına girdirilmiş Gençlerin şerefine sunuyorlar sihirli şerbetleri Ölüyorsun neticede kutsallığı var savaşmanın Ölümsüzlüğü var bir kurşunla öldürülmenin Ölenlerin mekânı cennet ve de huriler sırada Bacak araları hiç bitmeyen ölmüş iktidarın önünde Saltanatı; savaş çıkaranların bu dünyada Alabildiğine şatafat şehvet ve de pisboğazlık Yoksulların elinde güllerle bezenmiş ölümsüz ölüler Ve bir ömür boyu ölümsüz dirilmeyen mezarlar bayraklaşmış Ne toprak ne bayrak ne de marşlar… Bayrağı bayrak yapanın kan olduğuna inananlar Uğruna ölümleri ölenleri kutsayan toprağın vatansızlığı Yaşamak sanki toprağın bedelsiz bedeli ‘ölmelisin illa ki’ Vatan ölümlerle var olmalı bayrak kanla yükselmeli Hadi yaşamak varken güle oynaya, gel de ölmeyi anla! Kandırılmak ne kutsal bir meseleymiş Kandırılmayanlar asi ve isyankâr! Suçlu hain! Savaş isteyenlerin çığlıkları ne kadar akil Barış isteyenlerin çığlıkları ne kadar cahil Herkes intikamını alıyor bir şeylerin bir şeylerden Nede çok hayranı varmış hey Heylerin Fakir hayranı olurmuş elde edemediği zenginliğin Kölesi olurmuş ekmeğini katığını çalan beylerin Onun için bir oğlu eksik olurmuş Bayraklarla donatılmış virane yıkık evlerin Şuayipodabasi… 08.02.2018/Kepez/Çanakkale |