İhtiyâr nemli bir kerevete oturup
Saman içindeki kalburu arayan
1 masal ötesi

Zenon’un vücûdunun yarısını fedâ ettiği
Ortadan ikiye bölünen
Efsân-ı Semiramida berisiydi






Damağımda
Bir aşk ayinininden kalma
Kekre tütsü tütsü tütün kokusu

Dilinde
Kırık hatırlı telve tortusu

Ki
Tadını kokusunu bilirdim
Ses tellerine bile henüz değmeyen her harfinin






Bir Ardıç’ın servi bedenine asılır gibi
Kelimelerini düğümleyip biribirine
Uzun esmer boynuna kurduğum
Örçin salıncaklarda sallanan
O şakrâk çıngırak çocukluk korkusu







Yaz’dan gebe bir mevsim
Çırıl çırıl doğururdu
Göğsünün
4 mevsimi sevdâ döşeğinde
Göbek bağı elimde ılgıt ılgın iklimleri

Gözlerimin göklerinde
Kuyruğunu kıstırmış
Uçarı uçuk uçurtmalar





Ahh o her dem mütebessim dudaklarının kenarında
Gürül Gürün çağıldayan şelâlerinde
Yıkanmak babadan olma üryân

Zap yürürdü tüm haşmetiyle
Belcenden aşağı
Bedenimin deliveren Dicle’sine






Eğilip kirpiklerinden öperdi seni
Yaz kurağı
Güneş lekeli Güneyli hasretim
Ruju eskimiş dudaklarımda
Gördüklerinin vesikalık resmi







Hasada durmuş saçlarımda
Esrik serseri nefesin

Ense kökümde
Kırbaçlanan 4 nala bir kısrak kıvraklığı

Aceleci heveslerimin şahikâsında
Ilgar kuduz bir helecân

Ve
Tırnak diplerimde teninin tuzu





Geç

-miş olsun