Göçüklerin Altındaki Aşkgözlerim karanlığın içinde karanlık senin içinde elini kolunu bağlamış yapamamazlığın sağını solunu şaşırmış kalbin kulağın tüm seslere kapalı ağzın keskin öpüşlerin esiri bir aşağı , bir yukarı titreyen ağacın dalları gibi kolların aşkı öldürüp derin bir kuyuya atmış gibisin sen benden önce benden vazgeçmişsin tozlu kaldırımların eski İstanbul ’ u kaybettiği gibi kendi kokumu kaybettim senin teninde şen kahkahaların bittiği kimsenin gülmediği bir komedinin baş rolündesin kendine ve bana o kadar kötüsün ki kırılan ben parçaları avuçlarını kesiyor paramparça , kan revansın saklamaya çalıştığın her şeyi gözlerin bağırıyor , dudağın kanıyor yalanlarla dişliyor tenimi bağıramıyorum , sesim çıkmıyor aşkınla boğuluyorum nefessiz kalıyorum öpüşlerinin hayaliyle ve sevin , yarattığın enkaza iyi bak göçüklerim altında eriyor kalbim sokaklarda kaldırıma akıyor senden kalan her şeyim çok derindi kesiklerim ölüyorum nihayet hadi sevin kendinle gurur duy gerine , gerine övün sevgisizliğinle |
Kalp uslu dursaydı göğüs kafesine hapsolmazdı…
“ANDIMIZ” serbest. Çok sevinçliyim…
Ne Mutlu TÜRKÜM diyene…
.................................. Saygı ve Selamlar.