Güneş
Bomboş yollarda süründüm, süründüm bir solucan gibi.
Canımı kurtarır gibi koştum, koştum arkamdan koşan şeytanlardan. Sulara düştüm, düştüm sonu olmayan başlangıçlarda. Mercanlarla dolu bir okyanusun dibinde batıyordum, batıyordum dibi yokmuş gibi. Balıklar heyecanlandırdı beni, heyecanlandırdı onlardan başka kimsem yokmuş gibi. Kimseciklere ihtiyacım yoktu, yoktu sanki onlarsız var olabilirmişim gibi. Gibilerim vardı, vardı sanki gerçeklermişçesine inandığım. İnançların birer birer yok olunca tanrı ile bozuştuk, bozuştuk sanki başka kulu yokmuş gibi. Tanrı zamanla beni bıraktı, bıraktı sanki bırakılmaya değermişim gibi. Sanki kendisi çok önemliymiş gibi, dedi bana “inan”. E dedim, “yok mu başka kulun, kulun köpeğin olayım sal beni” Ruhumu özgürleştirdi, okyanustaki balıklar gibi. Maviydi ruhum, ruhum çok geçmeden terk etti beni lakin. Özgürlüğüne düşkün olsa gerek, tıpkı benim gibi. Onsuz düştüm, sonum oldu renklere düşkünlüğüm. Yaşlandım, ilmek ilmek ördüğüm ruhlarım kaçıp gidince, İnce ince seziyordum, maviler huzursuzdu, yeşiller mutsuz. Yaşlar aktı gözlerimden, onlarsız bir hiçmişim gibi. Kimseleri bulamadım onlar gibi, sanki tek gerçek sevgilim renklerimmiş gibi. Gibilerimi aldım koydum kefeye, ağır geldiler bildiklerimden. Ağırdılar güneş kadar, fakat güneş senin içindeydi. Sanki, güneş senin içinde doğuyormuş da; tanışana kadar hiç erişememişim gibi. |