LİSELİM
Söylerken şarkımızı boğazın dalgaları
Yıllar sonra yürüdüm sana çıkan yolları Her adımda bin hüzün yaş tufanı gözlerim İlk aşkım ilk göz ağrım benim küçük Liselim Kolum bir kement gibi sararken ince beli O ağacın altında vermiştin ilk buseni Deniz mavi gök mavi dilimde şiirlerim Sarhoşluğun zevkini sende tattım Liselim Puantiye elbisen başında hasır şapkan Deli ederdi beni küsmelerin şakadan Seninle doluydu hep hayallerim düşlerim Doyamazdım aşkına Kandilli Kız Liselim Başımda kavak yeli esiyorken o çağda Bir kelebek misali konardım daldan dala Yalanmış hep sözlerim sahteymiş yeminlerim Sana nasıl da kıydım benim masum Liselim Gençliği bitmez sandım heyhat nasıl yanıldım Kim bilir kaç güzelin böyle ‘ah’ ını aldım Kendimi adam sandım gerçek yüzüm gizledim Bana hiçbir musibet kar etmedi Liselim Yalanlar çıkınımda on parmağım on kara Biri çıkıp bunları çıkarsa da ortaya Deliliğe vururum utanmazlık mesleğim Allah seni korumuş gazabımdan Liselim Söylese saf sevdanı dili olsa denizin Sevmeye doyamazdın Kulelindim ben senin Nice destanlar yazdım sahtelikle bezedim İnsanlığa adımı yazamadım Liselim |
Yorumunuzdaki anılar yaşanmışlıklar beni birçok gençte olduğu gibi Lise yıllarıma veya o İlk aşkın mucizevi duygularına götürmedi belki ama…
Hakkımda özel ne varsa açık ortadadır fakat şimdi itiraf edeceğim itirafın sorumlusu sizsiniz..
Aşk konusunda öylesine acınacak bir yoksulum ki bir eşim daha yok…
İşte bu neden dünyaya bir kez daha varsa eğer yalnız AŞK için yaşamaya yeminliyim…
İçten yorumunuz beni çok onurlandırdı…