Ahhh be Mehlikâ ( 22.bölüm )Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ahhh be Mehlikâ ((1))
Dün gece nasıl da hüzün doluydu Sanki mükevvenat ağlaşıyordu Ay’ın ondördü’ydü gece mağrurdu Bakarak yüzüme dol dedi bana ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gecenin fecr’inden rengimi aldım Bir kere uyudum bin kez uyandım Uzandım behrâm’a bir fıske çaldım Düşerken sevdanı bul dedi bana ..............................................Ahhh be Mehlikâ Behrâm’ın nuru ki fecr’i kuşattı Henüz gün doğmamış günü yaşattı Mehlikâ rüyamda bana gül attı Hiç gitme yanımda ol dedi bana ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ne gece tükendi ne sabah oldu Asûman dün gece ağlayıp durdu Revâsi derdimden tutuşuyordu Feryadım işitip kal dedi bana ..............................................Ahhh be Mehlikâ Buse’yi. uzattı.seher yelleri Serab’ı kuşattı firâk çemberi Birden yüreğime çöktü zemheri Hasreti çıkarıp al dedi bana .............................................Ahhh be Mehlikâ Gözümde mesafe tükendi birden Yola revan olmak geçti gönlümden Son anda uyandım bülbül sesinden Gönlünde bir kuru dal dedi bana .............................................Ahhh be Mehlikâ Bülbülü dinlerken geçtim özümden İki damla hicran düştü gözümden Yeminim var asla dönmem sözümden Ne yazık vefasız lal dedi bana ..............................................Ahhh be Mehlikâ Dün gece nasıl da hüzün doluydu Sanki mükevvenat ağlaşıyordu Ay’ın ondördü’ydü gece mağrurdu Bakarak yüzüme dol dedi bana ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((2)) Çekip de gittiğin, o gün Mehlikâ Giderken kalmıştın vurgun bağrımda Gök yarıldı o gün,o gün Mehlikâ Yıldızlar tutuştu avuçlarımda ............................................. Ahhh be Mehlikâ Çekip de gittiğin o gün Mehlikâ Kalbim bin parçaya bölündü birden Ne bir ses ne nefes,gelmez Mehlikâ Yetişir çektiğim mesafe’lerden ..............................................Ahhh be Mehlikâ Çekip de gittiğin o gün Mehlikâ Aynalar yabancı bakmıştı bana Kırdım aynaları ah be Mehlikâ Kanlarım karıştı gözyaşlarıma ..............................................Ahhh be Mehlikâ Çekip de gittiğin o gün Mehlikâ Gölgemi de alıp gitmiştin o gün Gölge’siz yaşanmaz ah be Mehlikâ Gölge’mi de getir geri dönerken ..............................................Ahhh be Mehlikâ Çekip de gittiğin o gün Mehlikâ Kalbimi sökmüşsün meğer giderken Yerinde yoktu ki o gün Mehlikâ Yetmez mi çektiğim mesafe’lerden ..............................................Ahhh be Mehlikâ Çekip de gittiğin o gün Mehlikâ Bülbül bile dönüp gül’e gücendi Bakıp da inledi, bana Mehlikâ Bülbül ki sevda da vefâ bilendi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Çekip de gittiğin o gün Mehlikâ Dönersin,dönersin diye bekledim Kaç asır tükendi söyle Mehlikâ Zaman’sız zaman’a ümit ekledim ..............................................Ahhh be Mehlikâ Çekip de gittiğin o gün Mehlikâ Gülüşüm saklandı dudaklarımda Bir hayâl bir rüya ol da mehlikâ Sema’ya çizeyim bakış’larımda ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((3)) Bir mayıs akşamıydı bahar gibi gelmiştin Efsûni gözlerinle hüzün’leri delmiştin Zümrüd-ü anka gibi doğmuştun gül bahtıma Gelip Otağ kurmuştun sen ki gönül tahtıma ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bahar’lar daha bahar,günler daha güzeldi Gelişin, ebed’lerden uzatılan ezeldi Gamze kıvrımlarında nice güller saklıydı Sevgisiz bahçelerin gülleri yasaklıydı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yürek çarpıntıların düşüyorken elinden Bir sevgi çağlayan’ı akıyordu dilinden Bakarken gözlerine gözlerinde tükendim Ben diye bir şey yoktu artık ben bile sendim ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sarayburnunda bir gün otururken sahilde Yakamozlar gülmüştü gülerken gözlerinde Masa’da bir demlik çay kanım gibi kırmızı İki bardak öksüzce süzmüştü aşkımızı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hiç bir şey konuşmadan saatlerce durmuştuk Sorulmaz soruları konuşmadan sormuştuk Zaman nasıl mağrurdu o an nasıl güzeldi Akan zaman’a inat o an ömre bedeldi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sevdaları yakmıştık yıldızlar göz kırparken Gözlerimiz tutuştu sonra veda ederken Hırçın esen bir rüzgar okşarken saçlarını Sevgiyle kucakladım dökülen yaşlarını ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yaralı bir ceylandın dönüyorken geriye O gece hicrân’ları bırakmıştın hediye Gece bir kurşun gibi çökmüştü üzerime Bir yangın alev,alev değmişti yüreğime ..............................................Ahhh be Mehlikâ Lâhûti bir sessizlik çökmüştü ardın sıra Ve sabahı sığdırdım bilsen kaç bin asır’a Güneş süzülüyorken yamaçlardan aheste Yüreğimde yazmıştım sensizliğe son beste ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ( 4 ve 5. bölüm ) Lâhûti bir sessizlik çökmüştü ardın sıra Ve sabahı sığdırdım bilsen kaç bin asır’a Güneş süzülüyorken yamaçlardan aheste Yüreğimde yazmıştım sensizliğe son beste ..............................................Ahhh be Mehlikâ Şirâze feryadımı duydu avuttu beni Aldı gamlı bağrına, aldı yâr tuttu beni Sam yelleri tedirgin yüreğimi okşadı Eserken isil,isil hüzün yine başladı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bilmediki gönlümde kopan poyraz fırtına Kahır fidanı dikmiş ruhumun ortasına Kurumuş dallarıyla dört yanımı kaplamış İçinde sığınacak nokta bile kalmamış ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ebabil kuş’larının takıldım ardı sıra Kanat’landım ve uçtum gökyüzü arkasına Ne in vardı nede cin bomboş geldi mavera Lebriz-i hasret idim uçarken vuslat’lara ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bulutların üstünden uçuyorken bi-tâp’tım Sinem ızdırap yüklü bir diyar-ı harap’tım Yağmur yüklü bulutlar söndürmedi hâr’ımı Yıldız’lara uzattım bende ah-u zâr’ımı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sonra kanat çırparak kaf dağına süzüldüm Yoktun ordada yoktun bin parçaya bölündüm Her ceriha’mdan çıktı Tuğyân’la şek’siz sedâ Heyhat sana uzanmaz uzanmaz dil-i nida ..............................................Ahhh be Mehlikâ Orada aşık’ların ruhlarıyla buluştum Gördüm Ferhat,Mecnun’u kerem ile konuştum Çaresizce baktılar hüzün ile gözüme Ciğerleri dağlandı yürekteki közüme ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bir sana diyemedim bir sen anlıyamadın Bir nefes kadar yakın behrâm kadar uzaktın Sen olmazsan can gül’üm rüyalardan çıkardım Elimde olsa sensiz rüyaları yakardı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Seni sordular bana sahi kim bu Mehlikâ’n Şiirlerde süzülen bu ölümsüz ma’şûka’n Hani dediler nerde,nerde ölümsüz sevdan Ne güne dek sürecek yüreğinde bu hicran ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sen bir şiir olsaydın,Divân’ımı yazardım Ferhat olur dağları baştan başa kazardım İçimdeki bu tuğyân yinede tükenmezdi Sönmezdi be can gülüm hâr’ım yine sönmezdi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gönlümün ortasına cevher gibi işledim Işığının önünde pervane’ydim eridim Yandıkça daha fazla yaklaştım ışığına Hüzün yağmuru oldum tutundum kaşığına ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hatıranı yazdığım kalemlerim kurudu Ay ve güneş uzanıp bir seni bana sordu Çıkmamışsın ortaya görmemiş kimse seni Yeryüzünü üşütmüş sensizliğin ekseni .............................................Ahhh be Mehlikâ Kaç sabahı tükettim yine sarayburnu’nda Yakamozlar bile yok yokluğun efkâr’ında Saatlerce oturdum boş gözlerle bakarak Su üstünde süzülen hayali okşayarak .............................................Ahhh be Mehlikâ Her gün, ama her gün bu serabı yaşadım Hatırana,bulduğum yerden tekrar başladım Her akşam çayımızı içtiğimiz sahilde Kaç sabahı tükettim hasretli nefesimde ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ayrılırken masada kalan bardaklar bende Hiç bırakmadım inan her an,her an cebimde Bardaklara bakarken hep seni hatırladım Bardaklarla konuştum ruh’unu karşıladım .............................................Ahhh be Mehlikâ Cevahirimdi onlar bana senden yadigâr O gün onlarda bana kahırla bakmıştılar Günlerden pazartesi o gün pazartesiydi Sevdaları kuşatan bahar arifesiydi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ (( 6 ve 7. bölüm )) Cevahir’im di onlar bana senden yadigâr O gün onlarda bana kahırla bakmıştılar Günlerden pazartesi o gün pazartesiydi Sevdaları kuşatan bahar arifesiydi ..............................................Ahhh be Mehlikâ O gün çekip gitmiştin hatıranı yakarken Göz’lerimle arkandan acı ile bakarken Yırttım takvim’lerdeki gittiğin kara günü Pazartesi yok artık sevmiyorum o günü ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gözlerim yollardaydı bekliyordum gelmeni Gözlerime bakarak gözlerime gülmeni Oturup hatıra’mdan hayâl’ini taşıdım İlk gördüğüm o günü yeni baştan yaşadım ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gerçek bir tokat gibi çarptı yüzüme birden O günde pazartesi ne yaptım Mehlikâ ben Gelişinde aynı gün gidişinde aynı gün Eyvah’ki aynı günde sen beni öldürmüşsün ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yazık ki takvim’de ki günleride koparttım Hatıra’nı yeniden nasıl yaşıyacaktım Ah be zümrüt çiçeğim ah ki ah be Mehlika Yeni baştan yazılmaz şimdi artık tefrikâ .............................................Ahhh be Mehlikâ Takvimi kopartırken bağrımı kopartmışım Sana sitem ederken ruhum’u çıkartmışım Şimdi tekrar bakarken o günü görmüyorum Yüreğim paramparça yazık ki ölmüyorum .............................................Ahhh be Mehlikâ Çaresizce kendimi sokaklara bıraktım Hayâl’inden uzakta hayâl’inden firâk’tım Geceden ta sabaha yürüdüm cadde’lerde Yüreğimi aradım yoktu ki bedenimde ..............................................Ahhh be Mehlikâ Dolaşırken nafile harâb bitkin ve şaşkın Zehirden oklarını böğrüme yedim aşkın Düşe kalka yürüdüm oturdum gülistân’da Dinledim feryadını bülbülün hicran’ında ..............................................Ahhh be Mehlikâ Seyr-ü sefer eyledi gözlerimde hayalin Omuzlarıma çökmüş duruyorken vebâl’in Esrar’ına daldığım günler bir bir tükendi Manolya boyun büktü çiğdem bana gücendi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bilsen nasıl kötülük ettin sen ki vefâ’ya Ağustos’ta ömrümü çevirirken şitâ’ya Sevda’nın şâhika’sı bakarken bakışların Gergef gibi işlendi ruhum’u yakışların ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gözlerimde vuslatın ışıkları yanmıştı Uyumamıştı hasret,yine de uyanmıştı Sana doğru gelirken içimde bir sıkıntı Sanki bir ayrılığın sancısı başlamıştı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sessizliğin içinden sonra çıkıpta geldin Firak’ı avuç, avuç uzatıp bana verdin Gözbebeğim hicrân’ı ağlatırken sessizce Nisan yağmuru gibi kaybolmuştun gizlice ..............................................Ahhh be Mehlikâ Kürre’nin dört yanını dolaştım rüyalarda Sana bir dilek tuttum nergiz’i hülyalarda Leyl-ü nehar içinde kayboldum yapayalnız Yalnızlığı doldurdum hayalinle zamansız ..............................................Ahhh be Mehlikâ Dil-hûn’umsun mahbube’m hicranlı eksik yanım Sen gittinya ardınca nasıl yanmakta canım Gölgeni tutamadım elim havada kaldı Güneş kayboldu gitti gölgeni gölge aldı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Nakış,nakış işledim yüreğime ismini Hatırana bakarak sensiz çizdim resmini İki damla gözyaşı ağlıyorken resminde Gözlerimi sakladım gözlerinin içinde ..............................................Ahhh be Mehlikâ Daha yeni anladım ferhat ile şirini Yazarken satır,satır yazılmaz şiirini Firak’ı yeryüzünden silmek istedim heyhat Bana bakıp gülüyor gözbebeğimde feryat ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ (( 8 ve 9.bölüm )) Daha yeni anladım ferhat ile şirin’i Yazarken satır,satır yazılmaz şiir’ini Firâk’ı yeryüzünden silmek istedim heyhat Bana bakıp gülüyor gözbebeğimde feryat ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yine bir akşam üstü seni yolcu ederken Hiç bir şey konuşmadan yürümüştük sahilden Sesler gelmek de idi bir yolcu motorundan Bu son sefer kalkıyor, kalkıyor eyüp sultan ..............................................Ahhh be Mehlikâ Beraberce binmiştik son yolcu motoruna Ve motor başlamıştı Eyüp yolculuğuna Güverte’ye çıkarak dalga’ları dinledik Dinlerken dalga’ları ne yeminler söyledik ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yakamoz’lar yol boyu, yolcu etmişti bizi Belki de kıskanmıştı âsûde sevgimizi Hava ne kadar serin zaman nasıl durgundu O akşam gönlüm sana daha fazla vurgundu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Motor yaklaşıyorken eyüp’e ağır,ağır İkimizin yüzünü okşamaktaydı kahır Zira veda vaktine çok az zaman kalmıştı Gözlerinde hasret’in ışıkları yanmıştı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ve nihayet inmiştik iskele’den beraber Veda vakti gelmişti, inlerken minare’ler İki sokak ötede yeşil bir ev gösterdin Eve her baktığımda artık o ev’de sendin ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gidişinin ardından binlerce gelip durdum Her sokak her köşede hayalinde yoruldum Yeşil evin camları kireçle çizilmişti Ve üstüne sadece satıldı yazılmıştı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hiç kimse bilmiyordu gittiğiniz o yeri Gönlüme yer ederken yavaş,yavaş zemheri Kaç gecenin seher’i mesken tuttu gözümü Sabah yeli okşarken çaresizce yüzümü ..............................................Ahhh be Mehlikâ Beynimin bir yanına hüzün gülleri ektin Beni alıp sonsuzun sonsuzluğuna çektin Sonsuzluğun içinden dökülüverdi hece Çözüldü birer,birer sırla dolu bilmece ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hasret tüten nefesler inledi sağlığmda Sarsılmakta bedenim rüzgarın çığlığında Sırça sarayımdaki gülzâr boynunu büktü Hicr’inden erguvani dağlar’a hüzün çöktü ..............................................Ahhh be Mehlikâ Kaybettim kokusunu lale sümbül gonca’nın Acısını yaşarken hayâl’i bir sancı’nın Bir an’lık zamanlarda bilsen neler yaşadım Bir asr’a bedel zaman ne güldüm ne ağladım ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sorsan bana adımı onu bile unuttum Gözlermi kapatıp hayâ’limi avuttum Yokluğuna alışmak öyle kolay olmadı Ne yaptıysam nafile boşluğun hiç dolmadı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Günlermi geçmemekte yoksa zamanmı durdu Kalbimin ortasından sahi beni kim vurdu Daha fazla üşüttü şimdi beni güz’lerin Bağrımı baştan başa yakıyorken sözlerin ..............................................Ahhh be Mehlikâ Adım Mecnun’a çıktı Leyla’ya bulmamışken Asumân’ı ağlattım fecr’e sitem ederken Bezm-i gülzar’a döndü varlığınla serab’ım Heyhat çekip de gittin yokluğundan bîmâr’ım ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gıpta ile bakardı bize doğru bakanlar Sevda’sında tutuşup hasretleri yakanlar Şimdi bakıp ardından bakıp ah etmekteler Onlarda birer,birer vefa tüketmekteler ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yine bir gün sahilde dolaşırken çare’siz Aşina bir yüz gördüm kalakaldım nefes’siz Nihâl önümden geçti Mehlikâ’nın sır’daşı’ Nihâl’ki mehlikâ’nın ölümsüz arkadaş’ı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((10)) Yine birgün sahilde dolaşırken çare’siz Aşina bir yüz gördüm kalakaldım nefes’siz Nihâl önümden geçti Mehlikâ’nın sır’daşı Nihâl’ki mehlikâ’nın ölümsüz arkadaş’ı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Görmemişti yanımdan geçerken Nihâl beni Önümden geçti gitti sanki mahzun bir yanı Arkasından ismini söyleyince şaşırdı Birden beni görünce gözleri kaçırdıi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yanına yaklaşınca yalnız Mehlikâ dedim Çok şey vardı soracak bir türlü diyemedim Izdıraplar çıldırdı Nihâl’in gözlerinde -Kara gözlü Nihâl’in dert vardı sözlerinde ..............................................Ahhh be Mehlikâ O günden sonrasını anlattı birer birer O gül yüzlü Mehlikâ’m çok hasta imiş meğer Ardından yataklara düşmüş hasta perişan Hastalığı saklarmış gözlerimden nur-efşân ..............................................Ahhh be Mehlikâ Kendisini bitiren hastalığı gizlerken Yüreği dayanmamış gözlerime gülerken Yüreğimi yakmamak için çekipte gitmiş Bu dert ile kendini günden güne eritmiş ..............................................Ahhh be Mehlikâ Adres’ini değişmiş unuturum diyerek Ve kaybolmuş ortadan yüreği titreyerek Gözleri kan çanağı gül Nihâl ağlıyordu Yüreğinde bu derdin kahr’ını taşıyordu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ruhum’da bir fırtına koptu birden o anda Zaman girdap’larının kaldım boşluklarında Nihâl bir an durarak gözlerini kapadı Sanki Nihâl vuslat’ın hasretini yaşadı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Nihâl bana bakarken gözleri kızarmıştı Gözlerini silerken bir karara varmıştı Bu gün dedi bugün, bugün bitmeli çile Ve bugün söylenmeyen sözler gelmeli dile ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yetişir çektiğiniz hasretin çığlıkları Son bulmalı belkide yeter yalnızlıkları Bu firâk’ın kâr’ı yok bunu oda biliyor O dil-hûn’u Mehlikâ yollarını bekliyor ..............................................Ahhh be Mehlikâ Belkide buluşmanız daha iyi olacak Mehlikâ’nın çilesi seninle son bulacak Sana gelen yol’larda bir yolculuk başladı Ve o yol’lar o yol’lar bilsen nasıl uzadı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((11)) Belkide buluşmanız daha iyi olacak Mehlikâ’nın çile’si seninle son bulacak Sana gelen yol’larda bir yolculuk başladı Ve o yol’lar o yol’lar bilsen nasıl uzadı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sahil boyu yürüdük tek bir söz konuşmadan Yol boyunca arkadaş tutmuştuk martı’lardan Yavaş,yavaş Balat’a kıvrılmıştı yolumuz Sanki hiç bitmeyecek gibi yolculuğumuz ..............................................Ahhh be Mehlikâ İki katlı bir evin sıvaları dökülmüş İçinden taşan hüznün acıları yakılmış Kan rengine dönmüştü dışındaki boyalar Ve bahçe duvarları sanki hicrân oyalar r.............................................Ahhh be Mehlikâ Vakit akşam olmuştu güneşin kızıllığı Okşamakta camlarda lahûti yalnızlığı Pencereyi kapatan rengi uçuk bir perde Izdırap çizgileri üzerindeher yerde ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bahçenin kapısından girerken içeriye Nihâl bana bakarak çekilmişti geriye Kapıyı vuracakken hekim çıktı içerden Yarın sabah gelirim dedi yine erkenden ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hemen yanıbaşımdan geçip giderken hekim Gözlerinde saklanan ıztırâblara hakim Çaresizlik çökmüştü bakarken gözlerine Sanki gizli bir çığlık düşerken sözlerine ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hekimi yolcu eden kadın bana bakarak O senmisin o dedi ciğerini sökerek Sesim bile çıkmadı gözlerimi yakarak Çaresizce başımı sol yanıma yıkarak ..............................................Ahhh be Mehlikâ Kadın bana bakarken gözlerinde kahroldum Annesiyim ben dedi,ben annesiyim oğlum Aylar varki ıztırâb çemberinde boğuldum Ölümlere bedel eş acılarla yoğruldum ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((12)) Kadın bana bakarken gözlerinde kahroldum Annesiyim ben dedi,ben annesiyim oğlum Aylar varki ızdırap çemberinde boğuldum Ölümlere bedel eş acı’larla yoğruldum ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gözlerimin önünde eriyorken evladım Her gözyaşında öldüm her nefeste ağladım Mehlikâ’ya verdiğim sözü bile unuttum Kapıya her gelene sen diye dilek tuttum ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sana kıyamamıştı Mehlikâ inan sana Dayanamam demişti acıdan yanmasına Sorduğumda adını adresini vermedi Günden güne erirken görmeni istemedi .............................................Ahhh be Mehlikâ O gün dedi annesi hani o pazartesi Mehlika’nın terkedip geldiği gün ertesi Kadın ağlamaklıydı anlatırken gül’ümü Bilmedi dinliyorken benimde öldüğümü .............................................Ahhh be Mehlikâ Ayrılırken bunları bir türlü diyememiş Kaç aydır hasta idi lakin söyliyememiş Yüreğinde saklıydı her an ölüm korkusu Bölünürdü korkudan geceleri uykusu ............................................. Ahhh be Mehlikâ Kalb’i me’yûs demişti hekim hastalığına Senki şifa olurdun onun yalnızlığına Ayrılık acısından nahif gönlü bizâr’dı Mehlikâ gecelere hicrânını yazardı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Belki diner sanmıştı ızdırâb-ı sinesi Yaşadığı her an’ın hasret’li divanesi Gittiğimiz yerlerde soldu ciğer paresi Dinmedi tükenmedi onda yürek yaresi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Çâresiz’lik çâreydi çâre diye beklerken Bir sabah geri dönüş başladı yine erken Eyüb’e yakın olsun, diye Balat’a geldik Geldik,geldik ya oğul bir an bile gülmedik ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((13)) Çaresiz’lik çıkınca,çare’lerin içinden Bir sabah geri dönüş başladı yine erken Eyüb’e yakın olsun, diye balat’a geldik Mehlikâ’nın gönlünden hüzn’ünü silemedik ..............................................Ahhh be Mehlikâ Geldiğimiz o günden beri hiç değişmedi Günler varki ağzından tek kelime düşmedi Ben Nihâl ve Mehlikâ üç kişi bu odada Ne çileler tükettik üç adım’lık sofa’da ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ne yeme var ne içme gözler saplı tavana Günden güne daha çok daldı yalnızlığına Ölüm çığlıkları var şimdi yanaklarında Serâb-ı can’ı bekler ismi bakışlarında ..............................................Ahhh be Mehlikâ Günden güne tükendi gözlerinin ferleri Şimdi artık gülmüyor gülen kara gözleri Anlattı birer,birer bana sebeplerini Ayrılık acısından bitirmiş kendisini ..............................................Ahhh be Mehlikâ O çaresiz annesi,düşüverdi önüme Yeşil renkte bir kapı set çekti gözlerime Kadın sessizce açtı yeşil renkli kapıyı Görmüştüm ızdıraptan kahrolmuş Mehlikâ’yı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gül Nihâl güzel Nihâl kapının arkasında Gözleri kan çanağı yaşlar yanaklarında Bize bakan gözleri ızdıraptan çağladı Çöktü olduğu yere hıçkırarak ağladı ..............................................Ahhh be Mehlikâ İlaç kokularıyla kuşatılmıştı oda Yatıyordu can parçam boylu boyunca orda Süt beyaz duvarlarda ağlıyordu çığlıklar Mehlikâ’nın baht’ına düşerken yalnızlıklar ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gözleri kapalıydı yüzü solgun’mu solgun Kimbilir kaç gece’nin seher’lerinden yorgun Alnında birikmişti ateşlerden damlalar Yüzüne süzülürken yüzünü yakmaktalar ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((14)) Gözleri kapalıydı yüzü solgun’mu solgun Kimbilir kaç gece’nin seher’lerinden yorgun Yanağından yaşları öksüzce akmaktalar Yüzüne süzülürken yüzünü yakmaktalar ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bana niçin demedin bütün bu olanları Senin için yakardım zamansız zamanları İsteseydin ömrümü seve,seve verirdim Yeter ki gel deseydin Mavera devirirdim ..............................................Ahhh be Mehlikâ Mehlikâ’yı görmüştüm hastayken yatağında Rengi solmuş mektuplar hemen yanı başında Mektupların üstüne yer,yer damlalar düşmüş Ve o düşen damlalar parçalara bölünmüş ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gümrah saçı dağılmış yüzünden al’ı gitmiş Çaresce yüzünde kahır gülleri bitmiş Hilâl’i kıskandıran gamzeleri vurulmuş Kimbilir kaç gecenin seherinden yorulmuş ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gözleri kapalıydı sönmüş bir volkan gibi Böyle bir aşk görmedim İlâhi bunun gibi Sessizce baş ucuna yaklaştım Mehlikâ’nın O an zaman durmuştu esiriydim zaman’ın ..............................................Ahhh be Mehlikâ Titreyen ellerimi gözlerine uzattım Avuçlarımla ona bin’lerce dua kattım Nihayet son vermiştik,son vermiştik firâk’a Yazık hasta yatarken, yatağında Mehlikâ ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gözlerimden süzüldü iki de gül goncası Mehlikâ’nın yüzüne düşünce bir damlası Ve açtı gözlerini hüzün gül’ü Mehlikâ Saklıydı gözlerinde hasret tül’ü Mehlikâ ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gözlerinde tutuştu hasreti gözlerinde Ateşler içindeydi ben yandım ateş’inde Izdırâp’lı gözleri bakıyorken titredi Gördüğüm bir rüya’mı yoksa senmisin dedi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ((15)) Gözlerinde tutuştu hasreti gözlerinde Ateşler içindeydi ben yandım ateşinde Izdıraplı gözleri bakıyorken titredi Gördüğüm bir rüya’mı yoksa senmisin dedi.. ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yavaşça ellerimle ellerine uzandım Dünya devrildi sanki sükût içinde yandım İlâhi o an nasıl geçiverdim kendimden Yeni bir nefes çıktı ona tabi bendimden. ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yavaşça doğrulmaya çalıştı düştü birden Ve bir anda yatakta geçiverdi kendinden Nefesimi tutarak çöktüm yanıbaşına Asır’ları has’rettim onun uyanmasına ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ay’ların yorgunluğu yıpratmıştı tenini Bir gül gibi soldurmuş o nâhif bedenini Dalıp gitti bir anda huzur düştü yüzüne Hasret’li gözler ile meftûnuyken sözüne ..............................................Ahhh be Mehlikâ Oda’yı kuşatmıştı kesif ilaç kokusu Duvarlara gizlenmiş çâresizlik duygusu Yerde mahzun bir sofra öylece kalakalmış Belli ki yemek için lokma bile almamış ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yanıbaşında durdum nefesimi tutarak Ve sabahı bekledim ümitleri yakarak Beklerken esrâr’ına daldım hatıraların Gölge’sine sığındım ilâhi dua’ların ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gülen kara gözlerin neşv-ü neva bulurdu Zaman seninle başlar sensizken kahrolurdu Elinde olsa firâk ateşini boğardın Her gece meptâb’ıma bir mâh gibi doğardın ..............................................Ahhh be Mehlikâ Saat’lerce mehtâb’ı seyrederken sessizce Âsûmân’a yazardık sevda’mızı öksüzce Sen çoban yıldızını seyrederdin ümit’siz Ben behrâm’ı sen diye seyrederdim nefessiz ..............................................Ahhh be Mehlika Ahhh be Mehlikâ (16) Saat’lerce mehtâb’ı seyrederken sessizce Âsûmân’a yazardık sevda’mızı öksüzce Sen çoban yıldızını seyrederdin ümit’siz Ben behrâm’ı sen diye seyrederdim nefessiz ..............................................Ahhh be Mehlikâ Neden diye sormuştun bu behrâm’a hasretin Ben behrâm’a bakarken gördüğüm yalnız sendin Nefes kadar yakınken behrâm kadar uzaktın Ellerimi uzatsam sanki yok olacaktın ..............................................Ahhh be Mehlikâ Lebriz-i hasret idim yanı başında iken Şimdi nasıl kahrolmam ateşlerde yanarken Hicrân avuçlarımda tutuştu birden bire Yüreğim mahzun iken senden gelen tebşir’e ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sabah olmak üzere fecr vakti gelmişti Mehlikânın yüzüne güneş örtü sermişti Ve açtı gözlerini Mehlikâ gülüyordu Gözlerinde vuslatın izi süzülüyordu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Geceden eser yoktu kederleri tükenmiş Bir gecede yüzüne binlerce canlar gelmiş Mehlikâya bakarak iki bardak uzattım Gözlerimle bir ömrü susuyorken anlattım ..............................................Ahhh be Mehlikâ Kan kırmızı çayları doldurdum bardaklara Hüznünü yasakladım bakarken şafaklara Bardaklara bakarken neler neler anladı Ve Mehlikâ ilk defa sevincinden ağladı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bitti mi dedi söyle bitti mi kara günler Yeni baştan gelir mi üstümüze kederler Ayrılığın acısı vurur mu yine bizi İnletir mi yeniden âsûde sevgimizi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Birden kapı çalındı eve gelen hekimdi Şaşırmıştı bakarken Mehlikâ gülümsedi Bir gece öncesinden sanki eser kalmamış Mehlikânın derdini bir gece de yel almış ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ (17) Birden kapı çalındı eve gelen hekimdi Şaşırmıştı bakarken Mehlikâ gülümsedi Bir gece öncesinden sanki eser kalmamış Mehlikânın derdini bir gece de yel almış ..............................................Ahhh be Mehlikâ O perişan o bitkin Mehlikâ çekip gitmiş Çile dolu çehrenin yerinde güller bitmiş Bir efsuni rüzgar ki dertlerini süpürmüş O kara gözlerinde hüzünleri çözülmüş ..............................................Ahhh be Mehlikâ Mehlikâ yavaş yavaş doğruldu yatağından Uzandım tutmak için bir an omuz başından Ah be aşk-ı şiraze’m omuzuma yığıldı Hekim bize bakarken yaşlarına boğuldu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Anladı Mehlikânın sebebi dermânını Anlamıştı ölümsüz sevdanın fermânını Artık bana ihtiyaç yok dedi gidiyorken Yeni bir güneş doğdu Mehlikâ gülüyorken ..............................................Ahhh be Mehlikâ Nihayet tükenmişti tükenmiyen acılar Mehlikâ’nın gönlünde düş’te kırık sancılar Gülüşünde saklıydı binlercesi behrâm’ın Ben sine-i sâf’ında mutluydum Mehlikânın ..............................................Ahhh be Mehlikâ Firâkı maveranın ardında bırakmıştık Asırlara bedel eş hicrânları yakmıştık Bir kez daha yaşarken vuslattaki cevheri Dinmeye başlamıştı gönlümüzde zemheri ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hekim gittikten sonra sükut duvarda durdu Duvardan düşen sükut gözyaşını doldurdu Kara gözlü Nihalin gözyaşları elinde, Arş’ı yakar dua’lar annesinin dilinde ..............................................Ahhh be Mehlikâ Kahvaltı masasını bir anda kurmuştular Bize yer açmak için ayakta durmuştular Kahvaltı masasına yürüdük ağır ağır İkimizin derdini ne bilsin aşkta sağır ..............................................Ahhh be Mehlikâ Beraberce oturduk yüz yüze göz gözeydik Kimselerde değildik ve sadece bizdeydik Emanet-i maziden iki ince bel bardak Önümüze kuruldu yine bize bakarak ..............................................Ahhh be Mehlikâ Mehlikâ’nın gözleri bardakları yokladı çaylar dolmadan önce kana kana kokladı Boş bardağa koyarken tavşan kanı çayları Gözümde yıldız yaptım kırpıp bütün ayları ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ (18) Ruhumu hasır gibi açıp yaydım önüme Beynimi zincirledim geçmişime dünüme Bana bakan gözleri çocuksu saf ve temiz Bu zaman da olmayan iki hayâl ikimiz ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ne Kerem benden yangın ne Mecnun benden deli Leyla ve Şirin de yok Mehlikânın aşk seli Lakin hayâl değilmiş iki çaresiz aşık Kalp kalbe mühürlenmiş kaderleri dolaşık ..............................................Ahhh be Mehlikâ Küçük bir çocuk gibi lokmalarını saydım Atığı her lokmada ben biraz daha doydum Kalp ritmini şaşırmış çılgın geliyor sesi Elleri titriyorken nasıl sıcak nefesi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Nasıl acı doluydu söylenmemiş sözleri Ağır ağır kapandı bana bakan gözleri Deli akan zamanın çığlıkları yormuştu O nahif bedenini uyku ile vurmuştu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Biraz daha oturdum vakit gitme vaktiydi Fikir girdaplarında ölüm yutma vaktiydi Annesi bana bakıp burda kalsaydın dedi Baksana ciğerpârem gitmeni istemedi ..............................................Ahhh be Mehlikâ İçerde boş bir oda senin için kururlu İçinde Mehlikânın gözyaşları vurulu Gecenin bu vaktinde nasıl gidersin dedi Burda kalsaydın oğlum içim rahat etmedi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bin türlü hali vardır sokağın bu anında Efendi bir çocuksun bir şeyde yok yanında Sevgi dolu bakışlar neler neler anlattı Kuru göz pınarını ta derinden ağlattı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ellerimi çaresiz yaka cebime attım Numaramı yazdığım kartı ona uzattım Mahzun melül olmayın dedim yolu bulurum Gel dediğiniz anda kan’da olsa gelirim ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gecede gözyaşını gördüm behrâmın şaşkın Çelik yumruklarıyla yerle bir oldum aşkın İn cin yoktu ortada bir ben bir ayak sesim Ve Balat’tan Eyübe zor yetişti nefesim ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ayrılırken bir yanım bir yanım sende kaldı Firdevsi bir rüyaydı unutulmaz masaldı Sonra neden bilmem ki üşüdüm birden bire Neler neler verirdim rastlamak için Pir’e ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gecenin çığlıkları düşmüş yalnız avına Sahilde kayıkçılar çoktan gitmiş evine Zar zor bir taksi buldum başladı yine yolum Eve geldiğim anda iki yanımda kolum ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yüreğim vurgun yemiş vuslat anı şaşırmış Alıp beni zamandan maveraya aşırmış Çöktüğüm o koltukta yığılıpta kalmışım Uyku ölü toprağı geçmişe yol almışım ..............................................Ahhh be Mehlikâ Saat gecenin üçü bir yırtıcı zil sesi Bir anda tuz buz oldu rüyaların nefesi Annesinin sesiydi feryatlı hançeresi Çabuk oğlum diyordu kötü ciğerpâresi ..............................................Ahhh be Mehlikâ O dil-hun’u Mehlikâ’n ağırlaştı bir anda Gök devrildi üstüme doktoru var yanında El ve ayak buz gibi evde bir cinnet hali Ona bir şey olursa taşımam bu vebâli ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ (19 ) O dil-hun’u Mehlikâ’n ağırlaştı bir anda Gök devrildi üstüme doktoru var yanında El ve ayak buz gibi evde bir cinnet hali Ona bir şey olursa taşımam bu vebâli ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yalnız senin ismin var kısık dudaklarında Kan kızılı gözyaşı donmuş yanaklarında Bakışları adeta çağırıyor ölümü Asıl ölen ben oldum duyunca can gülümü ..............................................Ahhh be Mehlikâ Nasıl kalktım yataktan sersem bitkin perişan Bunu yapma diyordum bunu yapma nûr-efşân Damarlarım yarıldı yüreğim deli dolu İçimin ateşleri ışık yaptı o yolu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ayakkabı bağı yok ,gömlek düğmesi açık Öyle bir fırladımki bir divane bir kaçık O yollar,ah o yollar her adımı bir çile Anlatması imkansız tarifi gelmez dile ..............................................Ahhh be Mehlikâ Balat’taki o eve geldiğimde bitaptım Sinem alev çeşmesi bir diyar-ı haraptım Paslı bahçe kapısı öksüz boynunu büktü İçime bir korkunun binlerce derdi çöktü ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ev kapısı aralık evde sessizlik hakim Elinde şırıngası bana sus diyen hekim Odaya girdiğimde herkes bir yana vurmuş Ömrümün bir yarısı sanki nefesi durmuş ..............................................Ahhh be Mehlikâ Buz dağında gibiydim yaklaşırken yanına İsteseydi hazırdım can vermeye canına Bir kızılca kıyamet koptu bir an içimde Kan terleri boşaldı sanki o an şaçımda ..............................................Ahhh be Mehlikâ Yaklaşarak yanına meyus mahzun ve garip Sensizlik korkusundan akıl gitmiş muzdarip Nefesini duyunca buzdan dağlar eridi Gönlümde tufan olup sana doğru yürüdü ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bileğinde sıcaklık damar atmakta idi O damarlar canıma canlar katmakta idi Rahatlamış yüzüyle hekim doğruldu birden Sanki yardım alıyor dedi Mehlikâ pirden ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ağır bir şok geçirmiş mucize yaşaması Bu nahif bedeninin imkansız taşıması Bu gece yaklaşmışken ölümüne bir karış Mehlikâ nın gönlünde ölüme başkaldırış ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ahhh be Mehlikâ ( 20 .bölüm) Çok insanı yıkardı fakat Mehlika başka Bu biçâre ruhuyla sımsıkı bağlı aşka Kıvrık dudaklarında bir tek ismin nâlesi O ismin sevdasıyla yüzünde ay hâlesi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Size bakarken aşkın girdâbında boğuldum Bir cam parçası gibi paramparça dağıldım Gözün aydın kardeşim artık tehlike bitti Lakin bugün burda kal korku onu tüketti ..............................................Ahhh be Mehlikâ Hekim veda ederek çantasını topladı İçimi anlatılmaz ızdırâblar kapladı Hemen yanıbaşına diz çökerek oturdum Ruhumu ,gözlerinin ta içine batırdım ..............................................Ahhh be Mehlikâ Dudağın yarı açık yüzün solgun mu solgun Bana bakan gözlerin nasıl kahırlı dalgın Kısık kısık nefesin bir adımı söyledi Sakın gitme Makberî sakın gitme kal dedi ..............................................Ahhh be Mehlikâ Gece bitmek üzere sükût saplı sözüme Yavaşca can geliyor kan kurşunu gözüme Pencereyi okşarken günün ilk ışıkları Sanki selamlıyordu yaralı aşıkları ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sevda kokan rüzgarlar nefes taşırken pirden Öksüz bir kumru kondu camın önüne birden Boynu bükük ve mahzun tak tak cama vurmuştu Bakışlarıyla sanki ikimizi sormuştu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Masanın üstündeki duran ekmeği böldüm Parça parça ederek ona verirken güldüm Ne korktu ne de kaçtı belli ki garip açtı Tak tak gaga vururken yüzünde güller açtı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Bilki o na verdiğim Hakk için Hakk aş’ıydı Yediği lokmaları sana bir can kuşuydu O yedikçe yüzüne tebessümün yayıldı Anladım ki lokmalar sadakamız sayıldı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Makberî - Ahmet Akkoyun Ahhh be Mehlikâ ( 21.bölüm ) O çaresiz Annenin gözler hicrân karası Geceden ta sabaha sızlamıştı yarası Hekimin son sözleri tesellisi olmuştu Bana bakan gözleri sevincinden dolmuştu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Perdeyi aralayıp gün’ü ağırlamıştım Eve çöken hüznünü şeksiz uğurlamıştım Yeşil perde kapalı kalmaktan usanmıştı Güneşi saklamaktan rengi yol yol yanmıştı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ekmek verdiğim kuşlar çoktan veda etmişti Sanki senden dertleri alıp öyle gitmişti Bir lokma aştı belki şifâya sebep olan Sonsuz iç huzuruydu onlardan arta kalan ..............................................Ahhh be Mehlikâ Sana bakan Annenin gözleri nasıl şendi Yüzünde bahar açmış bir şevkât-i gülşendi Telaşlı adımlarla koşup mutfağa durdu Lahza geçmedi lakin, kuş sütü sofra kurdu ..............................................Ahhh be Mehlikâ Nadide bir gül gibi korka korka belini Doğrultmaya çalıştım, tutuyorken elini Karşılıklı beraber masaya oturmuştuk Gözgöze bakıyorken nasıl mutlu durmuştuk .............................................Ahhh be Mehlikâ Bize bakan Annenin,gözleri sevgi dolu İkimizi sarmıştı, açılan iki kolu Titrek bakışlarını yavaşça araladı Ve içinden binlerce duayı sıraladı ..............................................Ahhh be Mehlikâ Küçük bir çocuk gibi lokmalarını böldü Onları yedirirken yüzü nasılda güldü Yediğin her lokmada sana bakarken doydum Kulağımla sadece atan nabzını duydum ..............................................Ahhh be Mehlikâ Annen bana bakarak dedi;"ey oğlum sevin Artık gitmen yasaktır,burada senin evin Bir yere gidemezsin yanında kalmalısın Mehlikâ’nın gönlünden derdini yolmalısın" ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ve ben ki ayrlığın nedametinde nadim Sükût’u kurşunlayıp derdine oldum hadim Zaten bırakamazdım seni öyle çâresiz Nasıl nefes alırdı seven ciğerpâresiz ..............................................Ahhh be Mehlikâ Ondan sonraki günler nefes nefes sayıldı Gün geçtikçe yüzüne eski neşen yayıldı O amansız hastalık vedâ ederken sana Bir sabah beraberce gittik Eyüp Sultana ..............................................Ahhh be Mehlikâ Makberî - Ahmet Akkoyun.........23/03/2008.........00::05...İst Eyüp Sultanda sabah, namazını kılmıştık, Ayrı ayrı Mevla’ya, dua’lara dalmıştık, Saçında beyaz eşarp, Huri’lere nazârdın; Ah be hicrân çiçeğim,nasıl gönlü bizârdın.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Gök kubbeyi sarmıştı, Hüdâya kalkan elin, Güneşleri yakardı, görünseydi saç telin, Eve döndüğümüzde, Anne’nin"şükür" sesi; Hıçkırıkla dolmuştu, sevincinden nefesi.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Annen, bize bakarak,"beni dinleyin"dedi, "Ömrünüzce bitmesin, dilerim ağız tadı, Yorgunum izin verin,ben biraz yatmalıyım; Bundan sonra sizlere, ömrümü katmalıyım.." ........................................Ahhh be Mehlikâ. Zavallı, kaç gecedir,yorgun bitâp düşmüştü, Cehennem sıcağında, sancılarda pişmişti, Korku nöbetlerinde, kalbi meyûs yanarken; Saklamıştı gözünü, için için kanarken.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Tam odadan çıkarken, birden geriye döndü, Gözünde yine garip, bir korku yandı söndü! "Sakın ha oğlum!" dedi," bizi bırakma sakın; Burası artık evin, sana senden de yakın." ........................................Ahhh be Mehlikâ. Kömür karası gözün, hülyâlara dalmıştı, Bahtımın rüzgarını, Mavera’na almıştı, Yine öyle çocuksu, masum saf’tı duruşun; Aşk-ı muazzezimdin, on ikiden vuruşun.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Sofrada baş başaydık, el ele ve göz göze, Merhaba diyecektim, şükür bahar ve yaz’a, Susarken konuşmuştuk, geçmişten neler neler; Yüreğimden vermiştim, güller ve orkide’ler.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Rüya gibiydi sanki, nihayet yanımdaydın, Uzak olan bedenin,sen rûhen canımdaydın, Pîr asayı değmişti, vuslât ânıydı o ân! Ne çıkardı o anda, yansa da köhne Cihân! ........................................Ahhh be Mehlikâ. Hafif bir rüzgar esmiş,pencere açılmıştı, Oda’ya ilk bahar’ın, kokusu saçılmıştı, Bahçedeki Asma’da, onlarca minik başlar; Sana beste yapmıştı,serçeden büyük kuşlar.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Uzanarak tutmuştum, ipekten kollarını, Sakınırken rüzgardan, saçının tellerini, Bahçeye yürümüştük, ayrı günlere inat; Bizi gören kuşlarda, başlamıştı serenât! ........................................Ahhh be Mehlikâ. Gün toprağı öperken, şakraktı börtü,böcek, Okşamanı bekliyen, saksı da bir kaç çiçek, Bahçedeki gülleri, okşarken seher yel’i; Sulamalı diyordu, çiğdemin sessiz dil’i.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Derin bir nefes alıp, koltuğa kurulmuştun, Hüzün girdâplarından, nihayet durulmuştun, Yaralı ceylan gibi, titriyordu bedenin; Sadr-e şifâ gibiydi, aşk’a olan nedenin.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. O gün bahçe önünden, geçen bir teyze vardı, Gıpta ile bakarken, bizim için yalvardı, Mütebessim gözleri, birden dumanlanmıştı; Sanki bize bakarken, mazisi canlanmıştı.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Dizlerinin üstüne, ceketimi sermiştim, Hava serinliyorken, içeriye girmiştim, Çaylarımız tepside, elimde beyaz hırkan; "Yardım etsin" diyordu, teyze," Hazret-i Furkan".. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Bu aşk ki bedenimi, atomlara bölmüştü, Kan kusmuştu yüreğim, nasıl harab olmuştu, Ah’ındaydı nefesim, yokluğundan muzdârip; Bilsen neler yaşadı, hasretinden bu garip.. ........................................Ahhh be Mehlikâ. Nere baksam sadece, gördüğüm yalnız sendin, Firdevs-i sevdagâhım, sen hasret-i gülşendin, Yekûn içinde boşluk, dolusunda didârdın; Ömrümün bir yarısı, sen ne güzel bir yâr’dın! ........................................Ahhh be Mehlikâ. Makberî - Ahmet Akkoyun.........01/06/2008.........00::05...İst .............................devam edecek 21 bölümdür devam eden Ahhh be Mehlikâ adlı şiir 22. bölümüyle beraber kadığı yerden devam ediyor diğer bölümleri sayfamda ya da hikayesinde bir bütün olarak bulabilirsiniz Saygı ve selamlarımla |
Uzanarak tutmuştum, ipekten kollarını,
Sakınırken rüzgardan, saçının tellerini,
Bahçeye yürümüştük, ayrı günlere inat;
Bizi gören kuşlarda, başlamıştı serenât!
........................................Ahhh be Mehlikâ.
22.bölümü...ustam allah sana ömür versin bini gecsin...cok güzeldi ...
hayran oldugum kalemin sairin yüregine selamlar...