Dudağıma Değdirdiğim İşaret Parmağı
lafı tarttı ağırdı ...oku ,içimi açacağım sana desem mi ?
diye düşündü sonra adamın biri... ve kumunu çekti denizlerin çöl yapmak için...bıraktı tuttuğu kendini el ayak çekilince ve hatta aklına eserken karayel... öylesine bakıyorum avuçlarıma, elde değilsin uçurum eklenmiş kıyılar el/verişsiz dalgakıranda lodoslu sis derinde kış kıyamet tortusu nefes tükengen yük gemisi gibiyim denizine su alıyorum... boşluğun da zan altında bilirsin mümince severdim kim sürdüyse kahveyi gözüne kim boyadıysa taşını yeşile ve seni şehrim kadar üstüne doğduğum diye geçirdi öylesi aklından yuvarlaktır bütün saçmalar,bu düpedüz saçma diyerek... ve durup durmazken sonra yangın susuyor ben de... kıpkırmızı tutmayan dileklerim yaşlandır öfkemi hayır duasına evet demek, sürdürmek ummayı içerliyor dışım çokça denedim hicrete de gönülsüzüm velhasıl yedi defa istihare eyledim diyecekmiş gibi, kıpırdattı dudaklarını yutkunurken aklından geçenler ve sonra daha nasıl anlatayım Allah aşkına...la havle bol ünlemli, beyhude kırk yama diyerek sustu epeyce daha... sana tabii elbette sana ve sargı bezi bir belkiye suadiyeeylülikibinonsekiz Demir Mutlugil |
usta kalemin dokunduğu her kelime yüreğimize sarkıttığımız sarnıcın amansız vasfı.
saygılarımla hocam.