TABUT TUTANAKLARI
delirdim birgün
gün doğarken taşlanmış sütunlarda yozlaşmış inşaat duvarlarında ölüm bültenlerde ağır bir akşamın izi sokaklar kan kırmızı avlularda yaşıyoruz o soğuk kutularda tutsak şehirlerin tortusunda uzun söylevler arasında akşamları sabahları yağlı urganlar arasında işte yırttım elbisemi çıktım mezarlar karşısına çıktım tahtalar dolaşırken şehirde mezarlar seyrederken vapurlarda kutsal kitaplı rafların arasında bir ikindi buldum o soğuk reyonlarda acı inmişti kahpe bizansın duvarına petrol birikmişti atardamarımızda işte o kutsal gülüşleri kadınların sinema çıkışlarında işte yüzyılın gündelik sıradan ayinleri işte devriyeler acıyı kollayan imzayı attım kanlanmış ceketimi çıkardım askıdan geçtim o akşamlara açılan troleybüs kapılarından geçtim o insanlığın bitimsiz acısından geçtim elleri gaste kokan adamlardan geçtim tanrısız insanları kırmızı daha bir koyuydu gecede aşk bir sarmal bir delinin gülüşünde vidalar dönüyor uygun bulunan yerlerde günler geçiyor ağır bir cinayeti gizliyorum acımasızca bir marketten çıkıyorum o sağır gaz kokusu burunlarda seni görüyorum ey kanlı piyano tuşları zulmün narası arasında ey utanmaz tablolar benim duvarlarımda içtim yokluğun şarabını karanlık kepenkler altında geçtim kendimden o soylu duvarlarda incelttim benliğimi senin havuzunda sevgilim delirdim birgün gün doğarken taşlaşmış sütunlarda. |