sitemŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ikiside farkı bahçelerde acmış ayrı tomurcuklardı.gül umursamaz etrafindaki çiçekleri kendisinden fazla sevmezdi
gelincik ise yaralı sevgi dolu umutluydu gelincik güle aşık olmuştu sadece gül için açıyordu.renginide gülden almıştı ve günün birinde gelincik gülün dikenlerini umursamadan güle koşmuştu gün geldi lalelerin arasinda gun geldi papatya oldu güle kavuşmak için ve sonunda sevidigine yaklaşmıştı sarılmak için var gücüyle ilerliyordu.Unutmuştu sevdiğinin gül olduğunu Gelincik güle dokunduğu anda kan yaprakları dökülmüş topraga düşmüştü.gelinciği solduran canının acıması değildi.sevdiği gülün onu umursamamasıydı...
yüregimin kösesinde bir cıglık
sensizlige gidisine sesleniyor bir yandanda umut ediyor belki diyor gözlerimde hayalın bu yürek söz dinlemez bu yürek sensiz gülmez bir telefon kadar yakinimda bir ömür kadar uzagimda olmasaydin keşke özlemin agır basıyor seni çok özlüyorum bir o kadarda seviyorum keşke hançerinle yaralamasaydın bir oyundu senin için bu sevda sonu olmayan yalanlarla örtülü kitapların arasında yasayacak bir anı herşeyden acı olanda gözlerine yandım gülüsüne kandım senin için bir oyuncaktım gözlerinde bir medet aramıştım bir kösede sessiz sedasız durup aklina gelmemi bekliyordum |