Ah O Gönül Şarkıları..
Ah o yazlık bahçe sinemaları.
Pikapta dönen kırkbeşlikler. Satıcı çocuğun: firigo- gazoz diyen sesi. Yıldızların bulgur gibi kaynadığı masmavi gökyüzü. Genç kızların, on dakika arada, ayrı bölümde oturan delikanlı gençlere kirpik aralarından bakan o masum hülyalı bakışları sustururdu sanki filmdeki oyuncuları. Soluksuz izlenen filimin orta yerinde: Makinist ses! ten başka duyulmazdı başka bir ses. Kahverengi Gözlerin şarkısıydı pikapta dönen ve gözlerinin birbirine yalnızca birkaç kez dokunup kaçtığı anlardı İlk aşkıyla aralarındaki sırları. Hem el örgüsü hırkası aynı renkteydi gencin, hem gözlerinin rengi. Bir sokak ötedeydi evleri. Utanmıştı kendisi aşkını dillendirmeye. Aracı kılmıştı yakın arkadaşını bu sevdayı kıza iletmeye. Sokak çeşmesinin başında bir akşam üstüydü: Arkadaşım çok utangaç.Sizi yeniyol’da bekliyor. demişti o da kıza. Pembe plastik su kabı fırlayıp gitmişti elilden birden. Kız girmişti sanki yerin dibine aniden. Şehirdeki ayrı ayrı okullara gidiyordu ikisi de. Yanyana otururlardı minibüste bazen. Dizleri tir-tir titreyerek durmadan. Kalpler durdu duracak heyecandan. Geçti birkaç yıl böyle hiç konuşmadan. Kız evlenip Bandırma’ya gitti gelin. Sırrını kimseye duyurmadan. Oldu üç çocuk annesi. Genç, gökyüzünün en yakışıklı pilotuydu Balıkesir’de. Ve yeşil gözlü karşı komşu kızının sevgili eşi. Bir beinm yüreğimde saklıydı bu masal olanca hüznüyle... Bir de: Kahverengi Gözlerin şarkısının içli hikayesinde... (Gönül’e armağanımdır) |
Kalp uslu dursaydı göğüs kafesine hapsolmazdı…
Şiir her zaman huzur verir…
.................................. Saygı ve Selamlar.