Bir Eylül akşamı gel
Bir Eylül akşamı gel
Gün geceye uğurlanırken Serin bir esinti sarınca El ayak çekilince Gün batımı vakti Börtü böcek çekilince yuvasına Ufkun kızıllığı yükseği aşmadan Daha ışıklar yanmadan Sofra telaşında Çay deminde Karanlık bir güne uyanmadan Zaptiye sokakları tutmadan Şehri sirenler sarmadan İhtilal ihtimali olmadan Başka bir zaman dilimi Tarih yazsın Bir Eylül akşamı gel Şu kangren yaram deşilmeden Umutsuz mutluluğun eşiğindeyim Uykulu gözlerle yatağımdan alınmadan Belki de tam vakti Zaman bize zaman tanımışken Ne dersin… Ahmet Coşkun |