Kendine gelemeyen
Çok pusu doğurdum ben
Zifiri karanlıkta ayak bileklerime dolanan Çok düştüm kuyuya Elsiz dilsiz mutlarım kan revan... Bir pencere çiz sesinle mırıltısı kedinin buğusu eylülün Sobasız geçsin içim Ömrüm geçer gibi Değipte bam teline Deler gibi Bir pencere önü Saksısız ve fakat bol yeşil Kim bilir ölmeyi ne sandık Sokak naraları atarken içimiz kendinin dışında bi yerde Gelmesi zor gitmesi kolay ... |