Anlatamadığım
Yeditepeli bir şehrin adıydı belki de sevda...
Her tepesinde bir anlık filizlere adanan adaktı belki sevda... Yeditepeli şehrin adı aslında hasret, yârin bakışlarında yutkunmalarındaydı gurbet... Her sevda gibi masallaşan ve büyüklere uykudan önce gözbebeklerine nemle yazılan hüzündü belli de sevda.. Geçmişi geçti zannedersin, geçmemiştir aslında. An ve an birer birer tokat gibi patlar gözlerinin önünde. Unuttum dediklerin gün gelir yakar canını bir anda. Anlatmadığım anlatmadığın o kadar çok kelime birikmiştir ki heybende elini attıkça kıymık misali batar yüreğinin derinine. Hep iyi gösterirsin kendini acınmasın acınacak halde olanlar diye. Anlamazlar yine de. Çünkü hep sen haksızsındır. Hep sen suçlu. İdam sehpana tekme atacak onca yakının sıradadır. Hep canım dediklerinin aslında hayatında hiç olmadıklarını gördüğünde bir daha kanatır yaran inceden inceye. Anlatamıyorum anla işte. Anlata bilir miyim diye zorluyorum kelimeleri olmuyor. Kelimeler mahcup yüzüm kızıl. Bilinmez bir saatin birinde bak gökyüzüne, sarıl bana sımsıkı kimseler bilmeden. Şahit iki damla nem izi göz bebeklerinde Gürhan Olcaytürkan |
yazmaya devam...