KAYIP GÜLEy benim Kayıp Gülüm; Yine mi ayrılık vakti geldi çattı, Zamanı mıydı şimdi yokluğa bürünmenin, Nica badireler atlatılmıştı hani Yolun derinliğine rağmen, İradelerimiz de sağlamdı.. Ne oldu birden bire de Cesaret, yerini; korkaklığa bıraktı. Çıkılmıştı dikenli bir yola, Geriye dönmek yoktu hani asla, Sanki geçmişin; O ondört günlük ızdırabını mı yaşayacaktık.. Hoş geldin diye, Dudaklardan şeker şerbet dökülen nağmelere Acı acı; Ayrılık kelamlarını mı yayacaktık. Hamza yiğitli bir aşk bu Kayıp Gülüm; Gerektiğinde gözümüzü kırpmadan aslan avına çıkar Gerektiğinde şeytanları zincire vurardık, Görenler bu aşk hallerimize; "İki mert delikanlı namıyla seyrederken uzaklardan, Hazan terk ederdi, O gül kokulu sözlerinin heybetiyle Bahara çelme takmadan. Özümseyip giderdi.." Ey benim Kayıp Gülüm; Tayy-i Mekan olmuşum yokluğunda Taprak, semaya inat gidiyor şimdi Kaybolmuşluğunun sonunda.. Geçit vermez oldu dağlar, O gül nağmelerinle dimdik ayaktaydı hani Bir gölge yapmıştı kötülüklere karşı bulut, Seni himaye ediyordu şimşekler, Üzerine o kapkara, cehennem akreplerini andıran Aşkımızı kıskananlara inat Zebani ruhlu yüreklere.. Ey benim Kayıp Gülüm; Geçmişin nice meşhur aşk şairleri, Şimdi bizi seyrediyor perde arkasından Gizli gizli. Destanlar alt üst olurken aşkımızdan, Ahu figan eyler Kerem, Yitik Aslı’sından. Şimdi ortalık duru, haydi gel bekliyorum Yoksa bu can gidecek, ben hep Yolunu gözlüyorum. |
Dileğim Şiiriniz ve yürek sesiniz daima kutlu ve mutlu olsun...
ŞİİR’in huzur verdiğini öğrendik…
...........................................Selam ve saygılarla..