Bu Sabah
Bu sabah…
Bu sabah, yine ruhum sende kalmış gibi uyandım. Yine kalkıp ilk önce döndün mü? acaba diyerek, Bütün odalara tek tek baktım. Mutfakta, balkonda, bahçede… Eskiden, seni görmeye alışkın olduğum ne kadar yer varsa, Seni aradım… Benim olmadığım her yere sığdın da sen, Bir şu yaralı gönlüme sığamadın. Bir sınır çizdim hasretine dair kendime, Çakılmış gibi kalacak, Kurşun yemiş gibi duracaktım. Bir adım dahi geçmeyecektim ondan öteye, Ucunda ölüm bile olsa, Düşürmeyecektim bir daha seni hasret menzilime. Sınırın bir yanında sen olacaktın, Diğer bir yanında ben. Ya senden geçecektim bu ahir ömrümde, Ya da kendimden.. Kim bilir… Kim bilir, belki yarın başka bir gün olur, Başka bir umut tutar ellerimden. Bir süslü yalan avutur belki bir kaç gün daha, Sensiz geçmek bilmeyen gece ve gündüzler arasında, Bir çocuk gibi sürükler beni senin ardın sıra, Unutulmuş eski bir hayalin hatırına. Şimdi öylece duruyorum hayatın sınırlarında, Ya hasretine doğru yürüyorum, Ya almışım senden payımı, Yine sana dönüyorum, Dilime dolamışım ya farkında olmadan adını, Kâh sende alev alıyorum, Kâh dikenlerin arasında kanıyorum. Yalınayak yalanlara koşuyorum, Sen seyreyle şimdi bendeki bu serencamı, Gör bak nasılda hayata küsüyorum. Dolunay sanki seninle tamam olurmuş, Bütün yıldızlar gözlerinde parlar, Yağmurlar bile senin hatırına bulutlara uğrarmış. Güldüğünde baharlar kapıya dayanır, Unutulan sancılar yeniden dağlanırmış. Şimdi topraklar yağmura, Gece dolunay ve yıldızlara hasret. Bana ise kala kala bir adın, Bir de yangının kalmış, Sen benden uzaklardasın ya, Kokun değil, suretin bile ellere yarmış. Sana yakın olanın yüreği bayram yeri, Benimki matemlere selam salmış. Aldırma be gönül, Aldırma… Daraltma kendini bu hayal âlemi için, Sen senden geçmişsin ya, Var mı? bundan daha öte acı bir seçim. Eskisi gibi olmayacak belli ki, Gülüşlerim daha bir yarım kalacak, Bahçemi yabani otlar bürüyecek, Kök salacaklar iyiden iyiye hasretin gibi, Ben yine bir şey olmamış gibi çıkıp sokaklara, Selam vereceğim gördüğüm eşe dosta. Arada bir karışacağım, Yol ortasında top oynayan çocukların arasına, Sonra oturup sahilde bir çay bahçesine, İki çay söyleyeceğim her zamanki gibi, Senin ve benim niyetime. Yine eskiden olduğu gibi, Dalgaların sesine karışacak kurduğum hayallerim, Kaybolup gideceğim sanki sen karşımdaymış, Ve gözlerine bakıyormuşçasına, Veryansın edecek bana, Senin eskiden neyin var diye sorduğunda, Benim yok bir şeyim diyerek geçiştirdiğim, Yutkunup sustuğum, Ve dilimin, Seni seviyorum demelerine anlamsızca kilit vurup, Mühürleyip yüreğimin derinlerinde uyuttuğum, Sana bir türlü açamadığım ne kadar sözcük varsa. Belki olur olmadık zamanlarda takılacak gözlerime, Hatırladıkça seni gördüğüm anlardaki gülüşlerim, Ve belki unutup içinde bulunduğum yerleri, Bir kahkaha atacağım farkında olmadan. Sonra hatırlayıp kalabalıklar içindeki sensiz yalnızlığımı, Utanıp ayrılacağım kaçarcasına o yerlerden. Hayat devam ediyor işte, Yeni bir gün, Yeni bir hayal, Yeni bir umut, Hatta belki yeni insanlar, Yenilik adına her ne varsa ardından beni ayakta tutacak, Tutup silkeliyor kendime gelmem için adeta. Ama bilmiyorlar ki, Her şey yeni olsa da, Ben… Yine eski benim. Senden kalmayım yani, Bir yanım çocuksu, Bir yanım ağır yaralı, Olsun yine de her şeye rağmen benim işte. Bıraktığın yerde, Bıraktığın gibiyim, Hayatımdaymışsın, Ve hiç çekip gitmemişsin gibi. Bekliyorum şimdi o yerde, Senin, bahtıma… Geri döneceğin günü. |