Yağ satarım, bal satarım...
( köy çocuğundan, öğretmenine )
Eskiden, " Yağ satarım, bal satarım " Oynardık ; Çocukken ! Büyüdük, Bıraktık ; " Yağ, bal satarım " oyununu ! Serde , Köy çocuğuyuz ya ; Anamın, Evde yaptığı, Yağı, yoğurdu, sütü ; Satıyorum, Şimdi pazarda ! Ah güzelim , Hayat bu, işte ! Dinlemiyor , Çocuk, amca, dayı, Hala, abi, enişte ! Yağ, yoğurt, süt satarak ; Ev ekonomisine, Üç- beş kuruş ; Katarak, Bazen tok , Bazen de ; Aç yatarak ; Çok gittim, Okula ! Yoksulluk göstermesin ; Allah’ım ; Hiç bir kula ! Öğretmenim, Sınıfta, havasında ! Bir gün ; Tırnak kontrolu var ! Var da, Bizim eller ; Parmak araları, Avuç-içi ; Bir yığın, yağ ! Öğretmenim, hiddetle : Terbiyesiz, bu ne ? " " Hocam " dedim, " Onu sorun, anneme " " Ne münasebet, münasebetsiz ! " Demez mi, öğretmenim , Göz- bebeklerimden, Yanak vâdisine ; Metre küplerce , Gözyaşı seli ! Sözde arkadaşlar, Güyâ ! Keyifler , Kadayıf döşeli ! Ne de olsa, Şehirli çocuklar ya ! Kafa buluyor işte , Kafasızlar ! Ah, öğretmenim, ah ! Bir bilseniz, Bir bilseniz, içim , Nasıl sızlar ! Sen bilmezsin, öğretmenim ; Yağı, İs kokusunu ! Hele, hele ; Tezeği ! Öğretmenim ya , Bizim köye gel, Misafirim ol ! Gör bakalım, O zaman, Nasılmış, gör , Bizim köy ! Nasılmış, gör ; İstanbul ! Ellerim, parmaklarım , Belki yağ içinde ! Ama öğretmenim ; Yüreğim, Yüreğim, gül bahçesi öğretmenim ! Buyrun, Bu kırmızı gül , Sizin için , ÖĞRETMENİM...! Oktay ZERRİN-Emekli İngilizce Öğretmeni-Bafra |