Şanssızlık gibi Şans da bir gün apansız Gelebilir başına Bir büyük ikramiye Bir büyük aşk En tatlı, en güzel bakışıyla En güzel gözleri dünyanın çıkabilir karşına; Bakıp bakıp doyamazsın!
Şaşırma sakın; Sabırla besle umudunu Bazan kara bir bulut Bir beyaz güvercin olur Döner dolaşır Pamuk helva gibi Tadı damağına yapışır Dimağında durur Gül kuru/su erir akar Acısıyla tatlı Karışır gözünün yaşına?!
Neler gelmez ki Her şey gelir hayatta Her insanın başına Yeter ki umut, azim ve karar, Umutsuzluk her işe, herkese zarar...
Sanma ki her şey para; Her güzel şey doğada Umutla güzellik ara, Sabırla gidilen yolda Gülecektir ağlayan Bencileyin bahtı kara...
Hep kırmızı giymez insan Sular da bir yanar bir söner Bir bakmışın kan kızılı Bir de bakarsın En güzel koylarda En tatlı maviye döner; Yıkanmış çakıltaşları, Ne çakmaktaşı Obsidiyen gibi kırılmış Ne de jilet gibi keskin...
Dalgalarında köpüklü Turkuvaz koyların Yalnızlığında bakir Kıyılarında kumsal Yumuk yumuk, Ellerin gibi yumuşacık Yuvarlanmış pamuk Sanki badem şekeri; Milyonlarca inci tanesi Bir avuç çakıl, Anlayıp saymaya Güzelliklerini doğanın Ne zaman yeter ne akıl?!
Şaban Aktaş 30.07.2018
Fotoğraf: Şaban Aktaş
ŞU DAĞIN ARKASI YAYLADIR DÜZDÜR
Şu dağın arkası yayladır düzdür Suları buz gibi yelleri kuzdur Beni yakan bir çift sürmeli gözdür Gözü göğelâ o kıza gidelim
Bir bakış baktı ki çaldı gönlümü Bağışladım gitti, aldı ömrümü Aşkın deryasına saldım yönümü Tatlı sular bitti tuza gidelim
Aktaş’ın elinde divane sazı Yaktıkça nazlı yâr inletir bazı Doyulmaz yaylanın güz ile yazı Güzün olmaz ise yaza gidelim
Şaban AKTAŞ 30.07.2018
ELİN İPİ
Bir bir tırmanıp basamaklarını Çıka çıka sonuna geldim Şaka şuka derken İnişine geçtim Hayatın zirvelerinin...
Giderayak son sözüm Ardımdan gelenlere Görüp yaşamadan İnanmayın söylenenlere!..
Siz siz olun hayatta Anne, babanıza bile değil, Yüreğinize, beyninize Yalnız kendinize güvenin!
Elin ipiyle kuyuya inilmez Yoksa sona varmadan kopar Tutunduğunuz dal Tırmandığınız halat, Yuvarlanır, düşersiniz apar topar...
Şaban Aktaş 31.07.2018 - 14.51
AŞK ATEŞTİR
Seni beni deli eden o duygu Karşı konulmaz bir derin tutkuydu Birbirimizi biz ateşle sevdik Aşkta başka hiçbir imkân yok muydu?!
Neden niçin felek ayırdı bizi Kendinden mi bildi kayırdı bizi Yalnız ateş ile doyurdu bizi Güneş sofrasına çıkan yok muydu?!
Bastı içimize tuz ile buzu Yaktı gönlümüzü kor alev közü Gördüm kainatın ateştir özü Ateşin içinde hiç kan yok muydu?!
Aşk ateşmiş gülüm baştan bilmedim Yaksan da kâlbimi asla yılmadım Adında gül varken ben hiç gülmedim Külüne dek yakıp yıkan yok muydu?
Aşamadım mor dağlarda yokuşu Yeline karışmış gülün kokusu Bülbülün dilinde gönül şa(r)kısı Aktaş’a bir başka figân yok muydu?!
Şaban AKTAŞ 31.07.2018 - 11.54
KÖR TIRNAK
Sağ ayağımın başparmağı Dağlarda yürümekten Körelmişti iyice Dağ gibi oldu İşe yaradı tırnak bıçağı Kıdım kıdım doğradım Milim milim Kesip attım, törpüledim Düze indirdim tırnağı(!)
Ya ne işe yarar Dağları doruklarından Böğründen peynir gibi Kesip dilim dilim Yokeden taşocakları; Yarardan çok zarar; Ne yağmur yağar ne kar Kurudu göller şimdiden Bastı cehennem sıcakları?!
Şaban AKTAŞ 30.07.2018
TUTULMALAR
Gece gökyüzünde ay tutulması Tutulunca bir de kurtulması var Sen de gel bu gece ellerimi tut Sar bu gece beni sabaha kadar
Ay gibi göklerde gezen bir inci Aynalı sularda yaşam sevinci Aşk ile ne varsa yokluk bilinci Sar bu gece beni sabaha kadar
Şaban AKTAŞ 27.07.2018 - 23.31
GÜZEL SENİN GÖZÜN ELÂ
Güzel senin gözün elâ Yüzün petek bala benzer Gülüşün var gülden âlâ Yüz çiçekli dala benzer
Hasbahçenin has köşesi Sensiz gönül yas köşesi Yüzün bir cennet bahçesi Güz çiçekli dala benzer
Tatlı dilin işven edan Dal boylusun servi fidan Çekilir mi kara sevdan İnce uzun yola benzer
Gönlümde yüzün hasleti Yaktı Temmuzun kasveti İçimde aşkın hasreti Susuz kalmış çöle benzer
Gül bülbüle yuva mısın Her derdime deva mısın Şol cennette Havva mısın Aktaş Adem kula benzer
Şaban Aktaş 27.07.2018
27 Temmuz, 14:07 ·
CAN KURBAN
Efil efil meltem esti yüzüme Hayâlin takıldı kaldı gözüme Gel sol yanıma yat uzan dizime Gül tomurcuk dudağına can kurban
Sensiz kanar durur yürek yaresi Yumuk ellerinde derdin çaresi Ay yüzün gönlümün ciğerparesi Yüzündeki gül bağına can kurban
Geçtiğin yollarda çoğaldı derdim Bağlara gül diktim gülünü derdim Yârim aşkını ben güllere verdim Gül açan Güllük Dağı’na can kurban
***
Eser eser dinmez seher yelleri Savuruyor beni zülfün telleri Şakıyor yüzünde bülbül dilleri Gül yüzüne yanağına can kurban
Gecenin gündüzü uyuttuğu an Ayın aşkla dünyayı tuttuğu an Sen hep aklımdasın unutulmayan Gül tomur gençlik çağına can kurban
Aşık Aktaş gülü sevdi gülmedi Binbir türlü acı çekti ölmedi Gitti gonca gülüm geri gelmedi Aşkımın yanardağına can kurban
Şaban AKTAŞ 27. 07.2018 - 14.06
DİNGİN RÜZGÂR
Tropik kasırgaları Tayfunları geçirdi gözünden; Dedi ki kendi kendine; Ne deliymişim bir zamanlar Devirdiğim çamlar Dallar savurup kırdığım Fındık, fıstık, küner içi...
Taze demli çay Çayın yeşil yaprağı, filiz Tadı damağımda gençliğim Doludizgin, uçan at gibi Tozu dumana katıp geçtiğim
Kurumuş dereyatakları Sazlıklar, bataklar, vahalar, Kaç piton, kaç engerek Ceylanı, maralı Bitmedi daha var daha var Kan kaybında yüreğim Bilseniz kaç yerinden yaralı?!
Şaban Aktaş 27.07.2018 - 11.07
ANLIK OLAY
Otomatlar, kampanalar Ziller, sirenler, frenler Otomobiller Trenler arasında Gece gündüz, Sabah akşam Acısıyla tatlısıyla Su gibi akıyor Çığlık çığlığa yaşam
Ölüm ile arası Evden işe, İşyerinden çarşıya Telaşla geçerken Karşıdan karşıya Yanıp sönen Sarı, yeşil, kırmızı Trafik ışıkları, Dalgınlık bir anlık Adım bile yok(?) Sönen ömür yıldızı Ötesi sonsuz karanlık...
Şaban Aktaş
ÖMÜR GÜLÜ
Gitmesine bir gün Gideceğiz elbet de Bırakıversem kendimi Düşeceğim boşlukta, Ölmek de var Kahredip, üzüntüden
Son zirvelerine hayatın Son bir soluk çaba Dayanmışken Salım salım sallanıyor Gâhi rüzgâr Gahi gürültüden Basamak basamak Yükseldiğim merdiven
Düşünce ömür gülü Ne toz kalır ne külü Biraz daha sabır, dikkat Biraz daha özgüven Yoksa kayıp gidecek Elimin altındaki hayat!
Şaban Aktaş 26.07.2018 - 10.27
KISSADAN HİSSE
Kimine adettir, kimine töre Herkesin tutumu kendine göre Mantalite bir diğerini tutmaz Bir uçtan bir uca değişik yöre
’Can çıkar huy çıkmaz’diyen halkımız Huyun kuruyaydı yok mu aklımız Kirli bohça, kutu kutu saklımız Soydular milleti göz göre göre!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ŞAŞIRMA! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞAŞIRMA! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.