MeczupDıştan bakan biri mutlu, sanırdı Dertli halkasına karışmış meczup. Kırklar meclisinde herkes tanırdı Dertli halkasına karışmış meczup. Bir karınca ezse bağrını dövmüş Zarafet ezelden ruhuna değmiş İnce fidan gibi başını eğmiş Dertli halkasına karışmış meczup. Lafazan dillerde, güdülür binler Değersiz konuşmaz o susar dinler Saç sakal karışmış hep ağlar inler Dertli halkasına karışmış meczup. Yüreğinden gamlar gitmesin diye O gamdan güç alır, bitmesin diye Bir deniz, damlada yitmesin diye Dertli halkasına karışmış meczup. Mana imbiğinden geçmiş bayılmış Mecaz dünyasında kalmış ayılmış "Feryat figan eden", diye sayılmış Dertli halkasına karışmış meczup. Bir gamın çaresi, yine gam derken Herkesi kendine meftun ederken Büyük yasta gibi, gelmiş çok erken Dertli halkasına karışmış meczup. Özcan İşler |
Kendince kavminin önde gelenlerinden, dindarlığı herkes tarafından bilinip itibar gören biri kırlara gezmeye çıkmış, Allah’ın yaratıklarını ibret nazarıyla seyre koyulmuştu. Sonra kalktı, iki rekât şükür namazı kılmak üzere tekbir aldı. Olacak bu ya, tam o sırada Mecnun da kırlarda dolaşıyordu ve tesadüfen bu adamın önüne doğru geçip bilmeden orada oyalanmaya başladı. Adam selam verdikten sonra Mecnun’a seslendi:
“Bre çekil önümden, burada namaz kılıyorum.
O vakit Mecnun hayretler içinde sordu:”
“A efendi! Sen namazı niçin kılarsın?”
Adam şaşırmıştı. Delinin aklına hayret etti ve işin sonunu getirmek istedi:
“Neden sordun ki?”
“Namazı Allah aşkıyla ve onun için kılıyor musun diye?”
“Evet, Allah aşkıyla ve O’nun rızası için kılıyorum!”
Mecnun öce güldü, sonra dudağını büzüp kederlendi.
“Kendini yokla beyim, içini yokla. Ben Leyla’nın aşkına düştüm düşeli bunca yıldır ondan başkasını görmüyorum da sen Allah aşkıyla namaz kılarken nasıl oluyor da sen beni görüyorsun?"