Mim dudakta istiva etti
Zemheriye zemberek kurmuş, yoksul çocukların sadece paltoya ihtiyaçları olduğu gibi ihtiyacım vardı sana
ve sadece seni istiyorken, bir tek sen yoktun yanımda.. Onun yoksunluğu kaç elif miktarı esti Aşkın nun’unu sâlânın elifi kesti Ne musallanın ninnisi, ne tabutun beşiği Lâ yürekte.. Mim dudakta istiva etti ve aşk ; Sol gözünden soluna damlayan yaş misali, bir güzellemeden öteye geçemedi "Biri çıksa da bize bezm-i elestte alnımıza yazılan öyküyü anlatsa" Ateşi gül bahçesi yapanların, denizleri yaran asaların ve ölülere can veren duaların harfi yoktu zira.. Kays’ı Mecnun yapanın, Ferhad’a dağlar oyduranın, Süleyman’a mührü vurduranın ve Yusuf’a şehirler kurduranın ihtiyacı mı vardı kelâma Bir tesadüfün arka planında değil, bir tevafukun emri ile hayat bulmuştun ama..! ... Sanki zamanı ileri sardın Tufanını sakladın Bir çölün mateminde Kuyunun dibinde Yusuf misali Bahiranın sinesinde bekler gibi Bekledim de seni.. Sen gelmedin..! Oysa, sana dair sözler dizmiştim kekre bir gül bahçesinden Sen bildiğim ve sen kokan gül yaprakları içinden Çıkarmıştım hazanım da öte bahara sakladığım gülüşümü Misk kokusuna sardığım aşk mührünü Dün gibi hatırlıyorum, sırlayıp rafa kaldırdığım günü Mührü ters vuracaktın da kaderime, niye geldin o halde “efendim” Bıraksaydın, ben ölmeyi bilmiyor muydum kederimde Şimdi sana konuş mu desem.. Sus mu.. Gel mi desem.. Unut mu.. Biliyordun.. Kavmi haram kervanlarında yoktu yola koyulmuşluğum Karargah kurdular da gönül yurduma.. Bile bile izin verdin gam zabitlerine, umarsızca Peki Ebabillerim.. Benim Ebabillerim nerede, nereye gönderdin sorumsuzca Biliyorum, ben sandukanın sırlı örtüsü, sen ideolojinin saklı örgüsü, madem böylesi bir “şey” yoktu artık cihanda yeşil bir can suyu dökemez miydin ayaklarımın ucuna Artık gülüşlerime son verdim Onlara da elveda artık yoksun ya, olmanı istediğim anlarda hep olman gerekirken hiç olmadığın kadar ve varsın ya benim olamayacağım söz de aydınlık yerlerde Gelmem ben artık o yerlere.. Kokundan tanısam da karanlıklarda, adım ve adımlarım karanlıktır artık adına Ey aşk.. Hani, kaderimi hep yutkundurup yaşattın ya Hani, Yusuf dilinde destur ile “lâ” sözcüklerim vardı ya Unut artık.. Ben artık “illa” nın peşindeyim, ne sen benim “efendimsin” ne de ben senin kölenim.. Orhan sun |
Güzellikler sunan kalemi kutlarım...
............................................... Saygı ve selamlar..