Deliler Gelsin DelilerŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Rahmetli Başbuğum Alparslan TÜRKEŞ’in sözlerinde temel yapı taşları kendisini şöyle bulmuştu: “HER TÜRLÜ FEDAKÂRLIĞI GÖZE ALAN BİR DELİLER TOPLULUĞUYUZ... AMA BU DELİLİĞİMİZDEN DE ÇOK MEMNUNUZ.”İşte! Bu deliler ordusunun neferleri, bu temel yapı taşlarının ta kendileridir. Hiçbir maddi menfaat gütmezler, yılmazlar ve yıldırılamazlar, iyiye ve kötüye dair olanları daima hafıza defterine yazarlar!<br>
Deliler Ordusunun Deli Neferlerine bir vakit olur ki; “nasılsa kaybedilmez, nasılsa gitmez…” anlayışıyla bakılıp alakadar olunmadığı, kenarda unutulduğu çok olur. Halbuki, asıl alakadar olunması gereken şahsiyetler bunlardır. Çünkü, deliler daima vardır(sadece seçimde değil!) ve her seçim zamanı da canla başla şahıslarına karşı yapılmış her şeyi kenara bırakıp, “Allah’ın davası” bilinciyle hareket ederek mücadelenin en ön saflarında yerlerini almaya gayret ederler. Şahıslarla vasat tartışmalara girmek deliler için vakit kaybıdır. Bunun farkındadırlar ve karşısındaki “lüzumsuz”, çok ileri gitmediği müddetçe hareketin geleceği için “es geçmesini” bilirler. Fakat “hafıza defteri”ne bunu da not düşerler… Bizim bu deliler, maziyi bir hamlede çizip buruşturup atacak değillerdir. İşte bu sebeple hem iyiye dair olanları, hem de kötüye dair olanları unutmazlar. Bu “unutmama” direncinden dolayıdır ki, pek sevildikleri söylenemez. Zira bir şeylerin üstünü örtmek için elbette “unutmak” veya “unutuyormuş gibi yapmak” günümüzde birilerine göre mecburi bir hâl almıştır. Bu mecburi haller meselesinde, bizim delilerin “mecburiyetler” konusu çok farklıdır. Mesela, deliler seçim meydanlarında boş konuşmazlar ve hiçbir menfaat gütmeksizin insanları iknaya gayret ederler. Çoğu ehl-i siyasetten daha samimi bir hâl içinde olduklarından dolayıdır ki, ikna kabiliyetleri bir hayli yüksektir. Bunun sebebi inandıklarını yaşamalarından ileri gelmektedir. İnandığını yaşayan deliyi gören vatandaş ise, bir yere kadar bu duruma kaygısız kalabilir! Vatandaş; bir vakit sonra inanan ve inandığını yaşayan deliye “bu hayat tarzından ötürü” takdir duygularıyla “ikna” olduğunu belirten cümleleri kurma durumuna kadar gelir, gelecektir! İşte “deli” bu durumda, “deli olanı” tasvip eder ve onu meydanlarda görmek ister. Fakat, zaman öyle bir zamandır ki, “ahir zaman” olarak adlandırılan zamanın ta kendisi; beşeriyet de buna mukabil ahlâki bir çöküntünün içinde debelenen beşerin ta kendisidir… Deli susuyor gibi görünürken de konuşur, doğru bildiğini haykırır…Hâl hareketleriyle, gözleriyle… Hayat tarzı olarak seçtiği mefhumun muhtevasından ve idrakinden bihaber olmadığı gibi, ona karşı oluşturulmuş iç ve dış mihraklardan da bihaber değildir. Sırf fitne olmasın, sırf birilerinin ağzına sakız vermeyeyim diye deftere yazar bir gün ödetmek üzere! Akillerle işim olmaz, Nazarımda hep ölüler. Ölümsüz renkleri solmaz, Deliler gelsin deliler. Adam almaz adam satmaz, Şeytanca yolara sapmaz, Her zorda çamura yatmaz, Deliler gelsin deliler. Erdemde daha âliler, Onlar gönlümün gülüler. Uçsun hep sözde veliler, Deliler gelsin deliler. Helaline haram katmaz, Çalıp çırpıp hava atmaz, Çıkarına doğup batmaz, Deliler gelsin deliler. Ne düşmanlık pekiştirir, Ne arkadan çekiştirir, Yüzsüze söz yakıştırır, Deliler gelsin deliler. “Kırk dereyi bir dağ keser” Rüzgâr yüksekte sert eser, Kırk olunca düşünmez ser, Deliler gelsin deliler. Özcan İşler |
ne söylediği nereye gittiği
beli olmalı ki sözlerin
zevkle okunmalı bu şiirde olduğu gibi
okuyucusunu doyurmalı kutlarım