sonun baharı
Sarı, sararmış yeşil , bazen donuk bir kırmızı
Bazen de su damlacıklarından aynadır Sonbaharın renk tarifi Peki bu mudur bu mevsimi hüzün pınarı yapan Bu mudur kartpostallarla hasret dağıtan Şairlere bitmek bilmeyen şiirler yazdıran Her bir dizesinden zifiri elem fışkıran İşin aslı cok cok farklıydı oysa kırık penceremde... Her bir yaprağın uçurumdan düşüşüne Saatlerce kafa yorabilir insan Her biri bir intihardır çünkü Güneşli günler boyu üzelerinde bir gelin süsü gibi taşıyan dallar Yoruldukları gerçeğini ’ zamanı geldi’ bahanesiyle örtüp Bir vedaya mecbur kılarlar mağrur, yaşlı, kırılmış yaprakları Ve ıslak ıslak sürekli esen bir rüzgar eşliğinde Bırakırlar kendilerini boşluğa Ya bulutlara ne demeli Yükledikleri hüzün damlalarını Önce serperken sonra kurşun atar gibi Dökmez mi yeryüzünü solgun renklerle kaplayan Sonbahar simgelerine Bir yerden sonra acıda sıradanlaşır derler ya Alışılmıştır bulutların zulmüne Çamurların , bazen bir ayak izinin Bazen bir hayvan pisliğinin arasına sığınmıştır yapraklar Rüzgar her ne kadar uğraşsa da bir mevsim boyu Cok azını alıp uzaklara başka baharlara götürebilmiştir Güneş her ne kadar ikna etmeye çalışsa da huysuz dalları Yine de gelmiştir sonbahar koyu bulutlar eşliğinde Ve bir soykırım olmuştur nihayetinde Binlerce ceset yer yüzünü bezemekte Ve katliam ismindeki korkunçluğu hiç çekinmeden Bu bahara devretmekte. Sonbaharı renkler değil cesetler farklı kılar Bu mevsimde doğmaz yapraklar Bazen toplu bazen sırasıyla Ölüme bırakırlar kendilerini Başka vefasız dallara süs olmaya Başka bir baharda Hayat bulmak umuduyla... |