Rûz-i Mahşer
Ruz-i mahşer eyliyor, câl-i aşkın bedeni
Âfâk-ı eyyâm solsa, istihsanım ebedî Mûtâd bir izmihlâle râm eylese de ruhî Arzdan arşa sevdiğim, mahall-i maksudumsun. Zeliller altındayken nasıl tutmayım mâtem Yâ mahbub müstakim ol, ahkâm edersin madem Resûl’den haberin yok, dersin bu sevda elzem Nale-i sükûnum yâr, lüzumlardan lüzmumsun. Hercümerce dönecek sana uzanan eller Abd-ı âhir de kalsa, vâveylâ eder yeller Nedâmet vermez fayda, beyhude taşar seller Arza debûrlar dolsa, ensab-ı namusumsun. Batın-i sevdan ile küre-i arzı doldur Elîm ve vahîm olan, Hakk’tan ayrılan yoldur Dikeni batmıyorsa, bütün güllerin’ soldur Lâkin evham ileysen, ebedî kâbusumsun. Tazarrur’ etme abda, ednâ-i cebânettir İcmâ eylense bile, kebâir cehalettir Dalâlet denilen şey, vird-i zeb’n sefahettir Lisân-ı hâlimdir bu, gönülden meyusumsun. Ecnebî sana öğüt, dinleyiver Mirac’ı Âlem-i berzahdayken sevap yoksa ne acı İstinad eyle biraz, Cennetindedir tacı Kâtıu’t-tarîk olma, o vakit nûrdan nûrsun. |
Selamlar.