hezimetimiz.. kifayet zaafındaydı tabansız iktidarı iki çulsuzla kallavi ceketiydi mal varlığı buluntu bir sandalye bir de iğdiş edilmiş ruhun göz torbaları iki seans şer üflenmiş ortaklık tabelasına subliminal çizimli imhayı gıybet eden ağlak külahı delili,cezb-i muhteremin salyalı mendiliyle misvakı tükenmez iksirde saklı masonik mehdinin yaşam alanı dağ taş kurt kuş ağlar arşı alayı aşmış ilmi el pençe divan durur ordu ve akademi hikmeti sualsiz hipnozu kefilsiz komandodan yetiştirmiş menfez faresini darbeci kaçak yalvarır ’türkler bizi keser’ n’olur yapmayın iademizi !! gel de utanma varlığından aşık olduğun toprağından şiirler de ağlar elbet (kime niye idi ?) hırsüstü yok edici pençeleri batmıştı göğün yüzüne kızıl damlalar düşüyordu feryatların üstüne merhamet dilenmezdi ki düşmandan ? ama/ bizim uçaklardı bizi bombalayan.. nasıl tanırdık çamur olmuş kin ile karılmışları ki insana da benziyorlar yanımızda karşımızda gülümsüyorlardı önce bir kaç gammaz çevirmişti iftira çarkını ebem kuşağının altından geçen masumları avlıyor sonra yardımına koşuyorlardı böylesi alçaklardı.. sus artık diyordu bana şiir tanrısı ! onlar ’mutlak bir gün’ bulacaklar cezalarını... .. |
şiirler de ağlar elbet
Utanılacak o kadar çok şey var ki dost siz bunları layıkıyle dile getirmişsiniz zaten. Harikaydı yine...
Yüreğinize, Mahir kaleminize sonsuz tebriğim ve saygımla....