İnanç
Hu diyen bir nefesim neyin dilsiz dilinde
Eriştiğim kalpleri alevimle saran ben Kör bir bıçak olurum İbrahim’in elinde Hangi boyna değersem İsmail’i soran ben Kerbela’da utanan bir damla su olurum Hüseyin dudağında yoksam niye varım ben Kahpe Yezid elinde öyle titrer dururum Hainleri ahrette yakacak o harım ben Güzel Yunus gönlünde tükenmeyen huzurum Gelin canlar diyen o tatlı dil de bendendir Bir küçük diken belki güzellikte kusurum Bülbüle hasret ile yanan gül de bendendir Tek ayağım üstünde takva ile dönerim Bir elim gökyüzünde bir elim yeryüzünde Dost uğruna baş verip güneş iken sönerim Şems’e benzeyen benim Mevlana’nın yüzünde Yakup’un gözlerine sürülen gömlekteyim Sultan ettim Yusuf’u kör kuyudan çıkarıp Veysel’e nasip olan bir siyah yelekteyim Annesine dönmüştü peygamberi bırakıp Zülfikar’la elinde adaleti sağlarken Ali’nin ciğerinde yanıp duran kor benim Evladını unutup baban için ağlarken Sabrın dahi tükenir Fatma’daki zor benim Uzaklarda arama içindeyim özünde Seni davet eden o peygamberin sözünde Yüzlerce yıl uykuyum Ashab-ı Keyf gözünde Çamurdan bir bedene lütfedilen sır benim Beyazmelek/11.05.2018 |
saygılarımla