Aşk, iki kişilik çileli bir sanattı…
okudukça içim titrer şehirlerin adını,
saplanır sanki ciğerime karşımdaki levhalar. geçerken gözlerimin önünden geçmişten hatıralar, kurşun sıkar yüreğime derinden hıçkırıklar. kalbim şehrine, bedenim başka yöne savrulur. yasaklı şehrin bana, yasaklı tenin bana. özlüyorum sevgili… hasret dolu gönlümde tarifsiz bir heyecan, çırpınır durur kalbim kafesinde kuş gibi. düştükçe yollara sen gelirsin aklıma, umutsuzca koşarım karşımdaki hayale. aynı menzile doğru yol alan çileli yolculardık, ne yol tükendi aşkım, ne içimizde ki sevda. heyhat! ayrı düştü yolumuz, hasretle yandık sevgili. sırtımızda semerler, semerden öte ruhumuzda kemerler… kurtulmayı başaramadık prangalarımızdan, adandı hayatımız başka hayatlar için. değdi mi bu hasrete? çektiğimiz çileye. mümkün olmadı vuslat, kadere yenildik sevgili. varmaz oldu yollarım sana, zehir oldu sensiz yıllarım bana. kaybolmayan bir umuttu aşk, dinmeyen bir umuttu kavuşmak. sana dönecektir bir gün yolum, tutarsa ayağım kolum. aşk, iki kişilik çileli bir sanattı, süsledik yaşlarla sevgili. uzaktan sevdik birbirimizi, dokunmadan yaşadık gönlümüzde ki aşkı. çöldeki kum tanesi gibi kavruldu yüreklerimiz, farklı iklimlerde ıslandık gözyaşlarımızla. varlığına hasret hicran dolu yüreğim, yalnızlığı mesken tuttu sevgili. geçmesin bu aşkın önüne nefsi duygular, düşlerimde yaşasın manevi hazlar. hasret yaksın ciğerimi kalbimde sen oldukça. iyi ki tanıdım seni yaşanılan hayatta, unutma beni sevgili. Mehmet Macit 01.03.2018 Yolculuk ederken. |