KISKANIRIMNasıl der dilim bilmiyorum Kendimle barıştı yüreğim sanırım Güven altın ihanet teneke biliyorum Bile bile sonunu hep niye güveniyorum Bir tatlı dile güler yüze inanıyorum Kanayan yara oldum tuzu arıyorum Şimdi mi aklın başına geldi diye hayıflanıyorum Lakin ben buyum işte kendime ceza veriyorum Günler aylar yıllar boyu çilekeşim eriyorum Etrafım şen şakrak sazlarda aşk şakıları Kadehleri sevgiye kalkıyor hüzün sarıyor akşamları Ellerinde ter gözleri ışık ışık parlıyor Yüreklerini kıskanıyorum için için yaram kanıyor Yokluğun kahreden şarkısını dinliyorum kordonda Sakın yanlış anlamayasın ha o senin yokluğun Soğuk bir kış gecesinin karanlığında Yarım ekmek arası kokoreç yemeyi mangal başında Özlemek mi denir buna yoksa hayali sükut mu Şaşırmış tüm ışıklar benden çok çok uzaklarda Aslında karanlığı da sevmiyor değilim ha Beyaz güle damlayan kan damlası kadar masum Kar boran düşen koca dağın yalçın kayalıklarına İmreniyorum bazen ve derin bir nefes çekiyorum Saçlarım tarumar olmuş gözlerim puslu el yordamı Hayallerimi arıyorum tozlu satırlarımın arasında Gecelerim ah o vefa dolu gecelerim beni yalnız bırakmayan Ezan sesi geliyor kulağıma kuşluk vakti oldu galiba Kalk dedim kendi kendime bir vefalı dost daha yolcu Bari sabahı sağlıkla neşeyle kedersiz karşıla Bak işte yine geldi pencereme o sırdaşım belliki özlemiş Bir kase su bir kaç dilim ekmek kırıkladım sundum Çekingen değil alışmıştık birbirimize öylece baktı bana Gözlerimi kaçırdım eğdim başımı önüme İştahla yedi ve suyunu içip bir kaç kez gugukladı Teşekkür babın da uçup yükseldi göklere İşte yine yapa yalnızız dedim kendi kendime Şu fani dünyada yakalayamadığım huzuru kıskanırım Mustafa SARIVADİ 30.03.2018 |